

Okul dönemi ,çocuğun yuvasından çıkıp dış dünyaya adapte olması,topluma karışması gereken zamandır.
Anaokulunda görev yaptığım dönemlerde şahit olduklarım ,öncelikle çocuk anne ve babası ile yatağını bile ayırmadan üçüncü şahıslar ile iletişime geçilmesini sağlamanın yarattığı travmatik krizlerdir.
Çocuk anne ile bağlı değil bağımlı haldeyken bunu kabullenemeyip kreşe anaokuluna bırakmak elbetteki doğru değildir.İşte bu nedenle yavaş yavaş okul ortamına alıştırmanın gerekliliğini savunuyorum.
Ben her ne kadar evi anaokuluna çevirsemde çocuğun sosyal ihtiyaçlarının ortaya çıkmasıyla araştırmaya başladım 18 aylık bir dönemde .20 günlükken havuza bırakan,6 aylıkken kalem vermeye başlayan biri olarak söylüyorum ki,ne kadar faliyet yaparsanız yapın ne kadar avmlerde etkinlik alanlarına sokup onun oyun arkadaşı olursanız olun ,çocuk yaşıtını mutlaka arayacaktır.
Çocuğun okula başlarken ağlamasının altında yatan korku Annem beni bırakacak korkusudur.
Bir çok psikolog arkadaşımdan da edindiğim bilgiye göre çocukla iletişim kurmak ,anlatmak gerekir.Düşünmek gerekirse anne karnında anlayan varlık doğduktan sonra nasıl algılamaz değil mi?
Ben küçük hanımla aynı yatakta hiç yatmadım dostlar.Ona anlattım hep onu nasıl beklediğimizi ,onu nasıl sevdiğimizi.Ayakta sallamadım Biberon vermedim .Emzik ile oyalansın hiç istemedim.Hep kendimi sundum ona .O uyuduğu an iş yaptım.O uyanıkken değil.Çünkü ben komşuya göre yada ritüellere göre yaşamadım.Ben hiç bir zaman komşuya ayrı tabak vermedim.En özelimin eşim kendim ve kuzum olduğunu düşündüm her daim..
Evin dağınık olmasından mutsuzluk değil mutluluk duydum .Ve minik insanımla yaşadığım anlarım şükrüm oldu benim için..
Oyunlar oynadım .faaliyetler ,etkinlikler ..Lakin büyüdükçe arkadaş ihtiyacına dur diyip görmezden gelemedim.18 aylıkken haftada 3 gün ikişer saat oyun alanına başlatmaya karar verdik anne ve baba olarak .Ben miniğimi camdan izlerken, pamuğum beni görmüyordu ve yavaş yavaş öğreniyordu.
Her saat söylediğim şey şu ki hala daha Biz seni kendi isteğimizle asla bırakmayız.Hatta ilk söylediği cümle de iyiki basın (iyiki varsın)oldu.Velhasıl hareket merkezine başladığında söylediği şey anneler bırakmazdı.Daha sonra anaokuluna gitmek istedi meleğim..Uzun uğraşlar(okul arayışları) sonrası okula ilk adımını attı.
Demem o ki,aile bağlarını kurarken bağımlılığa kaçmamak gerekir.
Bizim evde akşamları tv izlenmez .Birlikte oyun oynanır .Aradığı ilgi ve sevgiye doyabilmesi için..
Çünkü bana göre bir çocuk, sevgiyle ve şefkatle büyür dostlar.Bitki gibi suyunu vererek değil.
Ruhu huzura kavuşur .Sadece yemek, ekmek ile değil.
GÜVEN anahtarı okul kapsını gülücük ve mutlulukla açan çilingirdir örneğin..OKULA gözyaşı olmadan huzurlu vede mutlu baslayabilmenin püf noktasıdır demek istediğim . .
Tüm bunları yazarken çocuklarımızın özgün olduklarını da hatırlatmak istemekteyim.
Ve bu dünyada çocuklarımıza ,tüm dünya çocuklarına güven dolu ortamda yaşam dilemekteyim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder