27 Aralık 2017 Çarşamba

ÇOCUKLARDA CİNSELLİK -İSTİSMAR VE SUİSTİMAL



Biraz önce bir yazı okudum dostlar.Çocuğun çocuğa cinsel istismarı,ya da büyük birinin çocuk üzerinde cinsel baskısı..Toplumlarda yaygın olduğunu görüyoruz.Aslında şimdi mi çoğaldı ??Belkide her dönem var mıydı?Ayıp diye söyleyemeyen çocuklar büyüdü de mi bu eğilimlerimi çoğalttı ?..Orası muamma ..Ancak, toplumdaki yaklaşımlar çorap deliğindeki ufacık bir deliği büyütmekte belli ki..Görünen o ki,olur mu bu yaşta diyenler,kötüye gidiyoruz diyenler..aaaaa..daha neler bu yaşta öğretmeli anne babalar ne biçim aile diyerek hemen aileye yüklenenler..Ve daha niceleri..Hangisi doğru peki..
Ne yapmalı?
Nasıl Davranmalı?
Kızmalı?
Bağırmalı?
Okul üstüne yürünmeli?
Yada aileye kin nefret mi duyulmalı?
HAYIR!
Elbetteki kocaman bir hayır dostlar..Çocuklar anaokul çağlarında cinsel kimliklerini merak ederler.Yani bir çocuk cinsel organını gösterme eyleminde ise illa ailenin bu konudaki yaklaşımı,hadi bakalım göster amcalara diyerek o çok küçüklükten gelen tavırları buna etken olmayabilir.Yada (empoze dediler ben ona eğitim diyeyim) ,bu konuda yeterince eğitim vermemişler kahretsin demek değildir.
  Çocuğu sadece anne baba yetiştirmez..Çocuğun sosyal alanı,izlediği takip ettiği,subliminal mesajlar içeren çizgi film kahramanları ,merak duygusunu tetikleyicidir.
Çocuk bu yaşta doğru ve yanlışı bilmez.Anlayıp,hımmmm bu kötü diyerek yapıp ,kendine ve çevresine zarar veremez.5-6 yaşında okul öncesi dönemde şekillenmeye başlasa da ,hatta bazen herşeyi biliyor,çok bilmiş bu desekte işin rengi farklıdır.Yani çocuk korkutulması,bak yavrum ayıp bu günah diye bastırılması gereken duygular içerisinde de değildir.
ÇOCUK KİMLİĞİNİ ARIYOR DEMEKTİR.
Burada ki önemli husus çocuğa yol gösterenlerin aklı selim olması gerekir.
En kötüsü bastırılmış ,konuşulmayan,cinsel kimliğin anlatılmadığı durumlardan var olan çocukların ilerideki hayatlarında yaşadıkları,korku,şiddet,kimlik bozuklukları ve dürtülerinin kontrolünü oluşturamayan kişilerdir.
Bu bağlamda destek alınması gerekir.Psikolojik destek,sadece yapan çocuğa değil ,maruz kalan çocuğa  yada çocuklara da uygulanmalıdır.
Eğitim şart dediğimiz durumlar ,sadece okuma yazma ve öğretimden ibaret değildir.
Böyle bir durum bir anaokulunda yaşandıysa ,okulun bu durumu bastırmayarak,velilere açıklayıp,psikolojik destek ile eğitim aynasını buraya yansıtması gerekir.
Gizleyen okulda problem olacağı akıllara getirilmelidir.Zira iyi eğitimciler,kötü diyerek üstünü sıvamaya kalkmazlar.Veli ile bin kat fazlası iletişime geçerler.Sınıfını ihmal eden öğretmeni araştırma yoluna giderek gözlem altına alır.Veliler ile koordinasyonda ,hem velilere hemde çocuklara destek, bir eğitimcinin asıl görevi olmalıdır.Eğer çözüm yolu üretmeyip ,sadece öğretmeni destekleyen bir idareciden adaletli,merhametli olunmadığı görüldüğü takdirde ,sorumluluk sahibi,sevgi,düşünce ve nezaket kurallarını benimseyen  iyi bir nesil yetiştirmesi nasıl beklenebilir sorusu akıllara getirilmelidir..
İlgisiz eğitimciler,sadece öğretmenini koruyan idareciler ,diploma sahibi olsalar da bu topluma yarardan çok zarar verenlerdir.
Bir eğitimci,olayı gizlemez.Çözüm arar.Başta bu konuda takdir ettiğim ,öğrencilerine yaklaşımından dolayı önünde saygıyla diz çöktüğüm kayınvalidem Yuva Özgün olmak üzere,bastırmayan,toplumun yaralarını sarmak için mücadele veren tüm gerçek eğitimci meslektaşlarıma Saygılarımla teşekkürü  bu toplumun bir ferdi olarak borç bilirim.
Nolursunuz veliler, benim çocuğum yapmaz diyerek ,ileride çıkamayacağımız sokaklara da girmeyelim.
UNUTMAYALIM Kİ!Her olay normaldir.Ve büyük vakaalar yaşanmadan küçük sinyaller verir.Bu sinyalleri doğru anlayıp ,doğru müdahale yapmak gerekir.

İstismarın,şiddetin,ve suistimalin olmadığı,egoların son bulup,eğitime meşale yakıldığı bir toplum dilemekteyim..

12 Aralık 2017 Salı

ERİŞTE YAPIYORUZ

Makarnayı sevmeyen çocuk yoktur sanırım .Güvenli,sağlıklı,anne ve çocuk elinden makarna yada eriştelere ne dersiniz?
Bizim okulumuzdaki un projesiyle aynı güne gelmesi de hoş bir tesadüf oldu diyebiliriz.
O halde tarifini verelim.
Çok basit..

Gerekli olan malzemeler:
Un
Zeytinyağ
3yumurta
Süt
Su
Tuz

Diğer tüm malzemeler isteğinize yapacağınız miktara göre değişiyor elbette sizin göz kararınıza göre..

Malzemeleri karıştırırken,unun elenmesine,Süt ve suyun azar azar eklenmesine dikkat ediyoruz.
Sert bir hamur elde edip ,açtıktan sonra şerit şerit keserek,üst üste koyup tekrar kesiyoruz.
Güneşte kurumaya bırakıp ,piştikten sonra miss gibi tereyağlı çocuklarımızın büyümesi için tüketiyoruz.İsterseniz çorbalıkta kesebilirsiniz.

İşte minik ellerin elinden Erişte yapım görselleri ..Afiyet olsun herkese..




DUVAR ANAHTARLIĞI YAPIYORUZ

Uzun bir aradan sonra yine merhaba dostlar,
Yoğunluktan vakit bulamadığım doğrudur.İşte tüm bu yoğunlukta evin içinde anahtar kaybedip ,saatlerce aradığımızda doğru..Ama artık bu olaya bir çözüm buldu bizim küçük hanım.
Tamamen kendi tasarımı,duvara asılan anahtarlık..
Sadece tahta bir kapağı görünce düşündü ve uygulamaya koyuldu.Kanca lazım dedi.
Kanca bulamayınca çivi ile idare ettik.
Biz 8 adet çivi kullandık.
İçine transfer baskı tekniği ile resim transfer edecektik ama yapıştırıcımız olmadığı,akşama babamızada süpriz yapacağımız için,çıkartmalarla süslemeyi tercih ettik.
Çıkartmalarımız hep göz önünde olması gereken ,acil numaralardan oluşuyor.
155-112-110 ve resimleri.Çocuklar için güzel bir çalışma olduğunun kanaatindeyim.

Ama tabii çivi yada kancaları büyüklerin takması gerekiyor.Birde yaptıktan sonra yüksek bir yere asmalı mutlaka..İşte görselleri.İyi bir etkinlik ve çalışma..Herkese kolay gelsin canlar



20 Kasım 2017 Pazartesi

LÜTFEN KANSERİ BESLEME



1)Sigara -alkol-enerji içeceği tüketmemeli
2)Kola-kafeinli icecekler-özellikle nescafe gibi ürünlerden uzak durmalı
3)Beyaz şeker ve beyaz şeker olan her türlü yiyecekten vazgeçmeli
4)Hamur işi hatta ekmek günde 1 -2dilim hariç tüketmemeli
5)Çay açık ve günde 2 bardaktan fazlasını içmemeli
6)Meyvede hergün sağlığın için tüketmen gereksede fruktoz şeker olduğu için  aşırıya gitmemeli
7)Cips -abur cubur-salam sosis gibi doğal olmayan ürünleri kullanmaktan vazgeçmelisin..
8)Soğan sarımsak gibi kanseri yok eden gıdalara yeşil ışık yakabilmelisin
9)Salata ,iyi yıkanmış sebze ,haftada 1-kez balık 1 kez tavuk 1kez et tüketebilmelisin porsiyonu gecmemelisin
10)Diğer kalan 4 günde 3 gün sebze ve 1 gün baklagil tüketebilmeli
11)Aşırı yağ olan ürünlerden vazgeçip kızartma çok canımız çekerse (ilk kez kullanılan yağda )iki üç ayda bir kez sofraya getirebilmeliyiz elbette..
12)Evimizde temizleyici maddelerinden çamaşır suyu tuz ruhu ve benzeri ürünleri kullanmaktan vazgeçip onun yerine karbonat sirke kullanmayı tercih etmeliyiz.
13)Fırında aliminyum folyo kullanmamalı.
14)Yoğurt süt yumurta peynir gibi ürünleri sağlıklı olarak her gün tüketmeliyiz
15)Tüm bunları yaparken halimize şükür etmeyi öğrenmeliyiz beterin beterini görüp daha beter hallere düşmemek için sağlıklı beslenmeliyiz.
Kafamıza herşeyi takarak işleri çözemediğimiz  gibi işlerimizin arap saçına döndüğünü bilmeliyiz.
Evet dostlar tüm bunları yaparak kansere yakalanma riskini azaltabiliriz Allahın izniyle elbetteki kader var ancak Allah akıl verdim kullan diyor unutmamalı irademize sahip olmalıyız .Birde hareket egitimini sporu enazindan yürüyüşü hayatimiza ufak adımlarla almalı hic birakmamamiz gerekli..BEN DOKTOR DEĞİLİM  ANCAK NASRETTİN HOCANIN SÖYLEDİĞİ GİBİ AĞAÇTAN DÜŞMÜŞ BİRİYİM .Hepsi bu.Ama bunları yapınca  uygulayınca  kilo alınmadığını da farkedeceksiniz Evet dostlar.Saglikli beslenme ,sağlıklı olabilmenin ilk maddesidir üzüntü çok önemlidir ancak o üzüntüden vücuduna gelen kanserli hücreleri beslemek UNUTMA SENİN TERCİHİNDİR. Sağlıklı günlere uyanmak dileğiyle 😷🤗

9 Kasım 2017 Perşembe

BİR GÜN DEĞİL HER GÜN





Bir milletin ahlak  değeri ,o milletin yükselmesini sağlar.
Bağımsızlık,uğruna ölmesini bilen toplumların hakkıdır.
Bilelim ki,milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlerin avıdır.
Bilim gerçeği bilmektir.
Bir ulus sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe onu yeryüzünde dağıtabilecek bir güç düşünülemez.
Milli sınırlar içinde bulunan yurt parçaları bütündür,bölünemez.
Cumhuriyet,düşüncesi hür ,anlayışı hür ,vicdanı hür nesiller ister.
Yalnız kendiniz için değil,bağlı olduğunuz ulus için elbirliğiyle çalışın.
Türk milletinin son yıllarda gösterdiği harikaların,yaptığı siyasi ve sosyal inkilapların gerçek sahibi kendisidir.
Ülkesini yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti dilini yabancı dillerin oyunduruğundan kurtarmalıdır.
Türk dili dillerin en zenginlerindendir.
Türk milletindenim diyen insanlar herşeyden önce ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır.
Eğitimdir ki ,bir milleti ya özgür,bağımsız şanlı yüksek bir topluluk halinde yaşatır yada esarete sefalete terk eder.
Tam bağımsızlık ancak ekonomik bağımsızlıkla olur.
Dünyada herşey kadının eseridir.
Ey kahraman Türk kadını sen yerlerde sürünmeye değil ,omuzlar üstünde göklerde yükselmeye layıksın.
Büyük başarılar ,kıymetli anaların yetiştirdikleri evlatlar sayesinde olmuştur.
Türk çocuğu atalarını tanıdıkça,daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.
Kurtulmak,yaşamak için çalışan ,çalışmak zorunda olan bir halkız.Bundan dolayı herbirimizin hakkı vardır.yetkisi vardır.Fakat çalışmak sayesinde bu hakkı kazanırız.Yoksa ömrünü çalışmadan geçirmek isteyen insanların bizim toplumumuzda yeri yoktur.
Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.
Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.
Ben sporcunun çevik ve ahlaklı olanını severim.Spor ahlaktır.
Bu vatan çocuklarımız ve torunlarımız için cennet yapılmaya layıktır.
Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır.Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız.
İstiklal İstikbal hürriyet herşeyadaletle kaimdir.
Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla hiçbir ilgisi olmadığını bildiriyor.Bazı kimseler çağdaş olmayı kafirlik sayıyorlar.Asıl küfür onların bu zannıdır.Bu yanlış tefsiri yapanların maksadı İslamların kafirlere esir olmasını istemek değilde nedir.?Her sarıklıyı hoca sanmayın.Hoca olmak dimağladır.
Bize milliyetçi derler .Bizim milliyetçiliğimiz mağrurca bir milliyetçilik değildir.
Efendiler ,köylü milletin efendisidir.
Benim Türk milletime ,Türk cemiyetine ,Türklüğün istikbaline ödevlerim bitmemiştir.Siz onları tamamlayacaksınız.Sizde sizlerden sonrakilere bu sözleri tekrar ediniz.
Acizler için imkansız,korkaklar için müthiş gözükenler kahramanlar için idealdir.
Vatanını en çok seven işini  en iyi yapandır.Yurt sevgisi vatana hizmet ile ölçülür.
Din bir vicdan meselesidir.Herkes dinine uymakta serbesttir.
Gerçek işgaller kılıçla değil,sabanla yapılır.
Eğer ülkeni kurtaracak bir lider beklemekteysen ben size hiç bir şey öğretememişim demektir.
Biz kimsenin düşmanı değiliz yalnızca insanlığa düşman olanların düşmanıyız.
Eğer bir gün benim sözlerim bilim ile ters düşerse ,bilimi seçin.
Vatana ihanetin nedeni olmaz er yada geç bedeli olur.
Benim naçiz vücudum birgün toprak olacaktır ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.
Gençliği yetiştiriniz .Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz.Gelecekteki aydınlığına onlarla kavuşacaksınız.
Savaş zaruri ve hayati olmalıdır.Milletin  hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir.
Tüketici olmak iyi değildir.Üretici olalım.
Biz cahil dediğimiz zaman mektepte okumamışları kastetmiyoruz.Kastettiğimiz ilim hakikati bilmektir.Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi,hiç okuma bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir.
Toplumdaki başarısızlığın nedeni kadına olan ihmal ve kusurdan doğmaktadır.
Hiç birşeye ihtiyacımız yok.Yalnız tek birşeye ihtiyacımız var.Oda çalışkan olmak.
Türk Milleti Çalışkandır.Türk milleti zekidir .
Muhtaç olduğun kudret damarlarında akan asil kanda mevcuttur.
YA İSTİKLAL YA ÖLÜM ...

Canım kızım hepsi Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atürkün ,paşamızın sözleridir.Nasıl bir insan olunur dersen bana ,atanın vicdani, huzurlu ,vatanı için dosdoğru olan yolundan sapmayarak,durmadan çalışarak derim .Oku ..Yalnızca oku .

Önce İstiklalinin istikbalinin marşını , sonra gençliğe hitabeyi oku.Oku ki her 10 kasım saat 09.05 te yada her yeni doğan güneşle  Türkün Atası Paşamıza ve silah arkadaşlarına her saniye rahmet ve dua oku.
Paşam nurlar içinde uyu..


8 Kasım 2017 Çarşamba

CADILAR BAYRAMI



Ülkemizde de son yıllarda yaygınlaşan Halloween çılgınlığına değinmek istiyorum dostlar.

Yoğunluktan iki satır oturup yazmaya zaman bulamasam da bu konu hakkında ivedi bir şekilde aklımda olanları kaleme almak istedim.

Nereden çıktı bu Cadılar bayramı dersek..???,anlatayım..

İlk olarak ne zaman kutlanmaya başlandığı tam bilinmiyor.Ancak aslında Samhain olarak bilinen kadim Kelt festivali..

31 ekim ..

Günü belli .

31 Ekim hasat mevsimi kapanışı olarak bilinir.Hasatlarından memnun olanlar olduğu gibi,o yıl beklentilerinin altında olanlar,bu durumun suçlularının ölümlerinin ardından bir türlü huzur bulmayan ruhlar olduğuna inanırlarmış.Bu inanışa göre ,cinayete kurban gidenler yada günahkar ölenlerin ruhları her yıl 31 ekimde dünyayı ziyarete gelmekteymiş.Ve insanları lanetliyorlarmış.Bir önceki gelişlerinde ruhların lanetinden pay alan çiftçiler bu yüzden düşük hasat alıyorlarmış.
Giyilen korkunç kıyafetlerin özü buraya dayanıyormuş .. Ev süslemeleri ,iskeletler yakılan büyük ateşlerin ruhları korkutup kaçırmak niyetinde olmasıymış.

Bir pagan festivali..

İrlandalılar,İskoçlar ,Galliler tarafından İngiltere de kutlanmaya başlanan Cadılar Bayramı 19.yy da Amerika da kutlanır olmuş.Hatta benimsenmiş ve Azizler günü arifesinde kutlanmak üzere kabul edilmiş.Ve en gösterişli kutlama Amerika da yapılmaya başlanmış.
Bazı hristiyan toplulukları da Şeytanın doğum günü olduğunu düşünerek kutlamıyorlarmış,Boyanılan oyulmuş kabakların aslı şeytanla oyun oynamayı seven Jack adında bir çifçinin turpları oyup içine kömür koyması efsanesine dayanıyormuş Amerika da en çok bulunan kabaklar ise zamanla bu turp sembollerinin yerini almış.Hatta biliyor musunuz içi oyulan turp ve kabaklara hala Jack Feneri denmekte..
Buraya kadar herşey normal gibi gözükse de küçük yaştaki soyut kavramları bilmeyen çocukların ruhlar ile ilgili bu denli bayram kutlayıp, korkunç kıyafetler giymesi ne kadar doğru bilemem.Çocuk psikolojisi konusunda uzman değilim ancak konu şu ki,bize ait olmayan arap dünyası yada batı dünyasına ait ne varsa çocukların ,üstelik okullarda kutlanmasının çokta normal olmadığını düşünenlerdenim.
Yılbaşı kutlamasına gelince.Bu konu ile ilgili bilgi ve düşüncelerimi kaleme almak istiyorum fakat şimdi değinmeden geçemeyeceğim.
Hz.İsa bir peygamber ve tüm peygamberlere eşit iman varsa ben bir peygamberin Hz.İsa ,Hz.Musa Hz.Muhammed (A.S)Tanrıyı bize hatırlatan elçilerin doğdukları günü kutlamasını olağan karşılıyorum.
Bu arada hiç bir düşünceye karşı çıkmamakla birlikte ,insanların özgür iradeleriyle yaşamlarını seçmelerini savunuyorum.Ancak genel olunan ortamlarda ,okul ve kurumlarda ,geleneğimiz olmayan ne varsa yapılmazsa mutlu olacağımı da not düşüyorum.
Evet dostlar ..Karar herkesin kişisel iradesinin..Ben sadece nereden geldiğini,bizlere ait olmadığını açıklamak istedim.
Ben mi?Çok değil..Sadece...
Çocukların soyut kavramlar ile beyninin ve düşünce sisteminin bulandırılmayacağı bir dünya dilemekteyim..Sadece doğru yanlış kavramlarının öğretildiği bir yaşam.
Üstelik doğru yanlış kelimesinin dahi anlamını bilmeyen varlıklara..Korku değil sadece güzelliklerin olduğu bir dünya..
Herkese saygılarımla..

30 Ekim 2017 Pazartesi

Anneden kızına vasiyet ve miras

Bak kızım iyi bak üstündeki kırmızı renge ..öylesine bir renk değildir bu .Atanın, şehidinin kanı ,varlığı ve canıdır bu..Ruhu ,namusunu teslim etmeyişinin ispatıdır bu.Bak yavrum.Bir gün sana Atanı kötülemeye kalkarlarsa bayrağının kırmızısında ve milli marşında saklıdır bu..Hatırla kızım...Senin Atan eğer iman dışı olsaydı ,iman için savaşan ,Nene hatun ,Kara Fatmayı hatırla.Birde imanıyla güçlenen Seyit onbaşı ,hani namusu için diri diri yanan Fatma kızı hatırla..Sırf imanını bu topraklarda serbestçe özgürce yaşamak için mücadele eden ,namusunu düşman çizmelerine teslim etmeyen ruhu hatırla..Oku kızım..Önce bu Türkün Atası Baş komutan Gazi Mustafa Kemal Paşamızın kabul ettiği ,Bu Ezanlar ki Şehadetleri Dinin Temeli Ebedi Yurdumun Üstünde İnlemeli dizelerini..Sonra Gençliğe hitabeyi hatırla..Gerçekleri mi bilmek istiyorsun Tanrının dediği gibi aklın yolundan şaşma..Ve oku kızım.Biz şiir öğretmedik diyen ayetleri düşün ve o ayetleri şiir gibi okunmasın diye diline çevirten Atanı düşün.Sırf kimseye inanma ,kimsenin kuklası olma diye ruhbanlık yoktur ayetlerini açıklatan,Tanrıdan başka kimseye kul olunmaz diyen ATANA rahmet oku kızım..Atanın hayatını örnek verecekler.Bak kızım biz peygamber yada Tanrı seçmedik atayı.Onun kişisel günahları varsa bir milleti kurtarmak için cepheden cepheye koşan ,göğsüne şarapnel yiyen adama iyi bak kızım.Evet onun hayatını örnek al .Hiç kimseye el etek öptürmeyen,elinde imkanları olmasına rağmen kendini padişah ilan etmeyen,ve millete kulu kölesi gibi davranmayan ,bu millete egemenlik,özgürlük veren adamın yüzündeki merhameti iyi oku kızım.Lakin vatan hainlerine merhamet edilirse dinini ve namusunu yaşayacak bir vatan bulamayacağın için ,onun haksızlığa ,adeletsizliğe ,köleliğe olan öfkesini de iyi düşün kızım.Adalet herkese lazımdır .Seni özgür bırakan Tanrı olmasına rağmen, Tanrılık taslayan ama din bezirganlarını da iyi gör kızım.Hani Tanrının ayetlerde dediği gibi..Sizi Allah ile aldatmalarına izin vermeyin.Senin atan Tanrıyı kullanmadı kızım. Dediki Din vicdan işidir.Din özgürlüktür .İşte bu vatan bu ruhla özgür oldu kızım .Tanrının ayetlerde dediği gibi ,biz isteseydik herkesi iman eder üzere yaratırdık.Ve şimdi demem o ki ,dün senin çizdiğin bayrak atalarının gerçek imanıdır kızım.Din ne dersen bana,ne bilmediğin bir dilde kitap okumak ,ne ezbere hayat yaşayıp cihat adı altında insan katletmek ,ne mertebe farkı taslayanlara biat etmektir.Din TANRININ HUZURUNA RAHAT GİTMEKTİR.İnsan ,hayvan ,doğayı katletmeden iç huzurunun sesiyle ben iyi biriyim diyebilmektir.Dünyaya senin gibi düşünmeyenlere ,unutma ki sen zorlayıcılardan değilsin ayetini kavrayıp ,zorbacı olmayarak hoşgörü gösterebilmektir.Bir kılıfa bürünmek değil,insan elbisesi giyebilmektir.Ve tüm bunları başka bir bayrak altında olmadan sana veren atanı atalarını unutmadan türbelere çaput bağlarcasına değil Tanrıya yalnızca Tanrıya şükür etmek,NESLİNE SADECE DUA EDİP ECDADININ AÇTIĞI AYDINLIK YOLDAN YÜRÜMEKTİR.Velhasıl herşeyi aklına kalbine ruhuna ve aynaya bakarak muhakeme et kızım .Et ki bir insanın arkasından konuşacak yada dua edecek olursan bu vebali almadan iyice tart ,biç ,üç bin kere yutkun kızım.Ki kul hakkına girenlerden olmayasın..Benim sana anacığın olarak söyleyeceğim ve vereceğim en büyük mirasımdır  bu kızım.Allah ömrün boyunca atana rahmet okuyacağın topraklarda yaşamanı nasip etsin demek en büyük duamdır bu.Seni nasıl mı seviyorum.?SENİ VATANIM KADAR SEVİYORUM KIZIM.VATANIM BAYRAĞIM KİTABIM İMANIM İNANDIKLARIM VE ÖZGÜRLÜĞÜM KADAR ..SENİ ÇOK SEVİYORUM(ANNEN A.Ç.Ö)

2 Ekim 2017 Pazartesi

NAMUS !!!



Değerli okurlar,

Hayatımız boyunca aklımıza gelen ,hatta uğrunda cinayetler işlenen kavramı ele almak istiyorum sizlerle..
NAMUS..NEDİR???
Bugün Instagramda Eylül Öztürk Özkanın kapalı -açık repliğinin altında gördüm bu soruyu..
Namus kelimesinin anlamını isteyen bir beye bir anne olarak cevap vermeden geçemedim acizane.

Sormuş..Namus nedir diye?
Bak güzel kardeşim..
Namus bir örtü altında saklanamayacak kadar mühim bir kavramdır!diyerek içimden başladım yazmaya..

Sahi nedir NAMUS??

Namus düşüncede başlar..
Göz ile devam eder...
Namus önce pis göz ile bakmamayı beynine ve ruhuna bildirmendir.
Bu hayatta her gördüğün erkeğe yada kadına sulanmaman,karşındakini insan olarak görebilmendir.
Erkek kadın farketmez,insan olarak dünyaya bakabilmek,omuz omuza savaşan mücadele eden  atalarımız gibi bu hayatta mücadele etmektir.
Sapkınlıklarına kılıf dikmeden ,ruhunu iyileştirmektir.
Namus sadece kadın erkek birlikteliği değil,sadece fiziken gözle hisle beyin ve kalple pis yollara sapma değil,çalmama ,yalan söylememe,hırsızlık,arsızlık,uğursuzluk yapmamadır.
Bu dünyada haşere değil,insan olabilmenin ön koşuludur NAMUS...
Aklını belden yukarı çalıştırabilmedir.
NAMUS öyle bedenin belli uzuvlarına indirgenemeyecek hayat felsefendir.
Sayfalarca anlatılacak ,namussuzların ise giyim,kuşam,aldatma gibi kelimelerde arayacağı ve anlayamayacağı hatta kadına hitap ettikleri kavramdır .
Erkek çocuklara çok canlar yakacak oğlum diyerek ,anahtar kelimelerle ilmek ilmek işlenen beyinlere kazınan cümlelerdir NAMUSSUZLUK..
İnsanlık nedir bilmeyen yavrulara,daha doğru yanlışı öğretmeden cinselliği  algılatan ahlaksızların kurallarıdır.
Namus din ile bağlantılı olmayan ruhtur.

NAMUS'un yada NAMUSSUZLUĞUN IRKI,CİNSİ,CİNSİYETİ ,KİMLİĞİ YOKTUR.

Namus kişinin yaşam sınırları ve çizgileridir.

Çok konuşulur ve tartışılır demiş soran..

YANLIŞ!!!
TARTIŞILMAYACAK ,KONUŞULMAYACAK DEĞER YARGILARIDIR.
LAKİN NAMUSLU İNSANLAR DEĞERLERİNİ SAKIZ YAPMAZLAR..


Sadece dine ,giyime indirgenip, konuşulan bu konuyu son kez yazmak istedim acizane ..

NAMUS SADECE KADIN DEMEK DEĞİLDİR ..

ÜSTELİK KİMSE DE BEKÇİSİ DEĞİLDİR DİYE!!!

NAMUSLU BEYİNLERDE,DÜNYA TOPLUMU OLARAK, NAMUSLU İNSAN YETİŞTİREBİLME ÜMİDİYLE

25 Eylül 2017 Pazartesi

TATLI YİYELİM TALI KONUŞALIM




Hepimiz annelerimizden amaaaaan ben sana en güzelini yaparım cümlelerini duymuşsunuzdur.Zaman zaman kızsak ta büyüdükçe annelerimize benzediğimiz yada önceliklerimizi değistirdiğimiz ,sokaktan bulmuyoruz zor çok zor dediğimiz gerçek.
Eh bende dün aynı bu moddaydim.
Ne mi oldu??Dışarıda canımız sufle istedi .Tabiki iki dakikaya evde gelip hazırladık. 😉
Waffle sufle kahve gibi pratik tatlı ve içecekleri dışarıda çok tüketmeyi sevmiyorum artık .Evet belki yer mekan ücreti alıyorlar ama yinede 5 tlye bir aileye yapacağım ürünlerin tanesine 20 tl vermek doğru gelmiyor bana .Gitgide cimrileşiyor muyum?Hayır. Sadece önceliklerim bir anne olarak değişiyor. Sanırım git gide anneme benziyorum afitap😂😂😂
Neyse .kolları sıvayıp,yok mu bir tarif diyen ve canı çekenlere şuraya bir sufle tarifi iliştireyim.
Güne tatlı tatlı konuşarak başlayalım. 
3 yumurta 
80 gr bitter çikolata 
Yarım su bardağı un
3 bucuk yemekkasığı şeker 
50 gr tereyağ 
Tereyağ ve bitteri kısık ateşte eritelim bir kapta yumurta ve şekeri beyaz oluncaya kadar çırpalım Çikolata ve tereyağı da içine ilave edip iyice karıştıralım Yaklaşık 4 kap çıkıyor.Yağladığımız kaplara eşit paylastirip önceden ısıttığımız 200 derece fırında dikkatlice pişirelim.İşte bu kadar basit. .5 tlye 4 kisiye tatlı .Geri kalan maddiyatımızla ne mi yapalım?Kış geliyor bu miktarlari biriktirip montu olmayan cocuklara mont alalım.yada okumak isteyen cocuklara defter kalem😉Nasıl arzu edilirse.Gelelim biz pişirmeyeeee...İşin püf noktası tamda burası. .yani fazla kalırsa kek yemek zorunda kalabiliriz malum. 😂Hadi hepimize afiyet olsun.
💖💖💖Gününüz sizi hasta etmeyen,çoğu zarar ölçüsü karar şeker gibi geçsin dostlar✋Herkese tüm dostlara İyi haftalar

19 Eylül 2017 Salı

MAVİ YADA PEMBE KİMLİK DEĞİL İNSANİ KİMLİK


Bir kız ile bir erkek iyi dost ve arkadaş olabilir mi?
Yada şöyle sormak gerekirse ,bir insan karşısındakine hep karşı cins olarak bakabilecek sapıklıkta olabilir mi?
Hani ateşle barut yan yana durmaz dedikleri o kötü sözler ...
Etrafa pis kokular yayan zihniyetler..
Namusu kadına yükleyen ,bacak arası düşünen zavallı varlıklar..
Oysa bir insan sadece bir kişiyi sever diyemeyen sevgiden mahrum insanlar..
Peki bu düşünceye kapılmamızı sağlayan, toplumun eksik yanı sizce de sevmeyi öğrenememiş olmamızdan kaynaklanıyor olabilir mi?
Ne dersiniz?
Güvensiz ,güvenilmeyen adamları yada güvenilmeyen kadınları biz anneler yetiştirmiyor muyuz?
Uzaydan gelmiyor ki bu kişiler ..
Evet ..
El birliği ile önce sevmemeyi öğretiyoruz çocuklarımıza..
Yada sevmenin şehvetten geçtiğini..
Oysa nedir sevmek?
Emekten önce ..
Düşünce..
Ahlaki kurallar..
Benlik..
Güven duygusu..
Karşı cinse sapıkça bakmamayı ne zaman öğretmeliyiz çocuklarımıza..?
Daha çok küçükken demiyor mu ebeveynler..
Bu çocuk çok canlar yakacak..
Neden can yakmayı bu kadar basite indirgiyoruz ?
Oysa bir insanın canını yakmasını ilmek ilmek beynine kazımış olmuyor muyuz?
Peki ya değiştirsek cümlelerimizi..
Hani sonra kızımızın canının yanmasını istemeyeceğimiz gibi düşünsek komşu kızını..
Okumayı yerleştirsek önce minik beyinlere..
ve desek ki çok mutlu edecek bir kızı büyüyünce..
ya da ayrımcılık duygusuna itmesek çocuklarımızı..
Her gördüğüne belden aşağı hislerle yaklaşmayı ..
Öğretmesek diyorum...
Nasıl olur sizce bu dünya..
Kadınları kapamayı değil kadın erkek gözlerini belden aşağı değilde kalpten yukarı hareket etmesini sağlasak..
Hayvani hisler için bu dünyada olmadığını ve insan gibi yaşayıp ,önce topluma faydalı olmayı öğretsek ..
Bir an gözlerimizi kapatıp hayal etsek..
Sizce de güzel olmaz mı?
Kadın yada erkekçe değil DÜNYAYA İNSANCA BAKIP İNSANCA YAŞAMAYI İŞLESEK...
VE ELİMİZLE CANAVARLAR YETİŞTİRMEZSEK..NASIL OLUR ?
bir kadın yada erkek değil insanca sevmeyi bilebilsek ..ve özlemeyi..
Ne dersiniz toplumu biz şekillendirmiyor muyuz?
Atalarımızın güzel sözlerini öğüt olarak hayatımıza katıp,
Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı ,bir at bir insanı,bir insan bir vatanı kurtarır mı?
Ne dersiniz?
Toplumun yaraları el birliği ile sarılır mı?
İnsani kimlik edinebilsek sorunlarımız çözüme ulaşır mı?


15 Eylül 2017 Cuma

OKUL SEÇİMİNDE MAHREMİYET KURALLARI

Okullar kiminin açıldı.. kiminin açılmaya çok az kaldı..
Aklınızda bir çok sorunun olduğunun farkındayım.
Ben mesela..
2 yıl okul araştırmıştım.
Okul bulmak samanlıkta iğne aramak kadar zor bir anne olarak çok ama çok iyi anlıyorum..
Nasıl bir okul seçmeli ?
Öğretmende nelere dikkat etmeli?
Okul yapısı nasıl olmalı?
Bunun yemeği içmesi derken ders işleyişi?
Güvenlik durumları..
Peki ya küçük hanım yada küçük bey alışacak mı???
Var da var..
Fakat son zamanlarda okullarda gördüğüm bir tabloyu sosyal medyadan paylaşım yapan ,bu konuya değinen kendisini tanımasam da Ebubekir  Ertem beyin paylaşımından söz etmek istiyorum.
Okul tuvaletleri..
Şimdilerde sıra sıra olup mahremiyeti ortadan kaldıran tuvaletlerle, kayıt esnasında eminim bir çoğumuz karşılaşmıştır bu tür kurumlarla..
Özür dileyerek söylüyorum ki,bu okullara çalışma koşulu izni verenlerin bir kez daha gelenek,görenek,adap,inanç ve mahremiyet ölçülerimizi gözden geçirmesi gerektiğini düşünüyorum.Sıra sıra kapısı olmayan tuvaletlerin çocuğun tam mahrem eğitimi alması gerektiği çağda yapılıyor olmasınında anne ve babaların kafasında soru işareti bırakmıyor değil..
Taciz ve tecavüzlerin çoğaldığı bir ortamda annelerin her gün;bak kızım bak oğlum özel bölgelerine sakın ola diye tembihlerde bulunduğunu duyar gibiyim.
Ancak çocuğa ne kadar söylesek te aynı ortamda tuvalete gidilmesi bu eğitime biraz darbe vuruyor sanırım..
Örneğin küçük tuvaletler var diye gönderdiğim okulda bina değişikliği yapılması sonrasında tuvaletin büyüdüğü ve adaptör konduğuna şahit oldum diyebilirim.Kız ve erkek çocuklarının aynı tuvalete giriyor olması da ayrı bir sıkıntı..Çok mu irdeliyorum .Hayır .Çünkü her ne kadar öğretmen eşliğinde gidiliyor diye süslü cümleler kullanılsa da olayın iç yüzünün bu olmadığı gerçek..2 Yaşında gece dahil tuvaletini yapmayan bir çocuk annesi olarak her gün hemen hemen pis çamaşırlarının gönderildiğini görmek bir şeylerin doğru gitmediğini  görmeniz demek..Yani öyle ki;çocuğunuz ne kadar konuşuyor olsa da kendini ifade edememenin sıkıntısını yaşıyor sinir stres ile bir süre sonra..
En son zamanlarda tak etmiş olacak ki ağlayarak hatta çığlık atarak 'Anne ilgilenmiyorlar sesleniyorum gelmiyorlar çok bekliyorum bazen ben silmeye çalışıyorum olmuyor altım kaşınıyor bende tutuyorum ve gitmiyorum diye bir isyanında öğrendim herşeyi..
Okula gittim ani .genelde iç tarafa alınmıyor olmak aklımı kurcalarken kaçtım diyebilirim.Tuvalet kağıtları yerlerde ıslak ve pis ..bunlara mı siliyorsunuz dedim.Düşüyor dedi kızım..Rulo alınmıyor???Sonra bu çocuk neden idrar yolu enfeksiyonu???Derken üstünü değiştireyim dedim bir yere davetliydik sanıyorum nerede giyiniyorsunuz dedim?Ayrı giyinildiğini söyleyenlerin önünde kızım sınıfta demez mi?Kaynar su döküldü tepemden .Öğretmenin ve okulun savunması mı?
Arkalarını döndürüyoruz oldu.Oysa kızım çekingen tavırla hayır dedi.Kaldı ki ne kadar arkası dönük durabilir bu yaştaki çocuklar..Tam merak duygularının şahlandığı zamanlarda..Neyse ki?
O gün eline kıymık batmasaydı da bu işi bitirmeyi kafama koymuştum.
Bana göre bir okul ne kadar şahane görünüyor olsa da ,ne kadar süslü cümlelerle kendini pazarlasa da ,ne kadar yapmacık güler yüzlü öğretmenleri olsa da işin rengi siz olmadığınızda ve çocuğunuz oradan çıkıp özgüveni tavan yaptığında ortaya çıkıyor.
Tam olarak kendini ifade edebildiğinde..
Demem o ki;bir okul muhteşem dil eğitimi de verse, mahremiyet kurallarını uygulamada noksanlık  yaşıyorsa sıkıntı büyük demektir.
Aman Özgün anneler ve  Özgün babalar !!
En hayati kavram bu mahremiyet ortamının sağlanabiliyor olması..
Gerisi teferruat..
Birde iyi ,ilgili fakat  yapmacık olmayan bir eğitimciyle karşılaşması..
Umarım Mahremiyet duygusu gelişecek yerlerde ,mahremiyet duygusunu içinde barındıran kişilerle karşılaşır evlatlarımız ne diyelim..
Ve tüm yetkililere de buradan sesimizi inşallah duyuralım
Böyle tuvaletleri olan kurumlara izin verilmemeli

30 Ağustos 2017 Çarşamba

HAYAT KISA VE KUŞLAR UÇUYOR





SANA ÇAMUR ATAN BİRİLERİ VARSA SEV
BİL Kİ,DOĞRU YOLDASIN..
BİL Kİ BİRİLERİNİ KISKANDIRIYORSUN..
İNANDIĞIN HİÇBİR ŞEYDEN VAZGEÇME..
HAYALLERİNİN PEŞİNDEN GİT
ÇÜNKÜ ONLARIN YAPAMADIKLARINI YAPIYORSUN..

Ne güzel yazmış yazan..ne kadar doğru sözler..
Bugün bunu anladığım anda çıktı bu sözler karşıma.
Tesadüf mü?Bilemem ..
Ama..
Yüzümde bir gülümseme oluşturduğu kesin..

Bugün öylece bu konu üzerinden dertleşmek istiyorum dostlar..
Yada benim yıllar sonra ,ömrümüz olursa, bizi okursa minik kuzum için acizane bir şeylerden söz etmek istiyorum.

Bak kuzum ...
Ne olursan ol hangi meslekten sen sen ol edebinden terbiyenden ayrılma..
Ne kimsenin arkasından konuş nede iki yüzlülük yapma..
Tükürdüğün yüze bakma..
Bakacağın yere de tükürük atma..

Ah kuzum..
Kimseyi kıskanma..
Elindekilere şükür ederken, izin verme yapanların yapamayanların yol  ayrışımına...
Kimseyi umursama..
Seni yolundan çevirmek isteyenler olacak..
Kedi uzanamadığı ciğere pis der misali
Sen hedefine odaklan ve yolunan sakın ola şaşma..
Yada ..
sevgi ölçüsünü kişi sayısı ile eşleştirme..


İktisatta bir söz vardır ..
Peşinden çok koşan var diye fazla sevinme
Fiyat azalınca talep artar.

Velhasıl bozuk parada çok gözükür ama değeri azdır.

Sabırlı ol ancak karşındaki değerini edebinle anlamamakta ısrarcıysa yeteri kadar...sende sabret sadece ederi kadar ..
Ve kendini yormak yerine
Çok basit bir formülle hayatında yok say

Sadece gülümse hayata..
Çünkü hayat çok kısa .
Ve kuşlar uçuyor..

Bilmem anlatabildim mi..?




16 Ağustos 2017 Çarşamba

18.YILINDA 17 AĞUSTOS

Kimi O gün Bugün dedi..
Kimi Unutmadık..
Kimi şiirler paylaştı..
Kimi tarihi hatırlattı..


18 yıl..,
Tam 18 yıl önce bu gün..
Hatırlıyorum da okulumuza gelen kolu kopmuş arkadaşımı..
Sözlerini aklımdan çıkaramıyorum..

-Ailem dedi..
Ailem olsaydı da keşke kolum değil kollarım olmasaydı..
Sevdiklerim çınlıyor kulaklarımda..
Keşke sağır olsaydım da ..
O yardım çığlıklarını her saat duymasaydım..
Bitmedi..
Benim depremim 17 ağustosta gece 03.te bitmedi..
Yeni enkaz olan hayatımın altında ezilişim,sevdiklerim olmadan her yeni güne merhaba deyişim..
Sanıldığı gibi iki erzak,üç torba kömür ve seni okutucaz sözcükleriyle hafızamdan kulaklarımdan silinmedi.

Herşey kilit oluyordu konuştukça boğazımda..
Yutkunduğum her an acı duyuyordum ..
Ve ne desem bilemiyordum..

Ben bir müteahit kızı olarak dünyaya geldim.
Öyle iki öküzünü satarak inşaat işine girmişlerden değil..
Muhteşem kazançlar elde etmek için imar edilemeyen fiyatlardan satan uyanıklardan hiç değil..

Depremi yaşadığımızda babamın yaptığı apartmanlardan birindeydim ailemle..
Deprem bahanesiyle yıkıp bizi zarara uğratıp yıllarca mahkemelerde sürünmemize neden olanlara bu sözüm..
Tanrı büyük .çok ama çok büyük ..
Herhangi bir sebepten dolayı yaşanacak birşey varsa engel olamayacak kadar  biz ise çok küçük..
Fakat yinede paslı demir olmasın diye zımparalandığını bilirim ben inşaatların..
Gece evet tam gece 03.te inşaat suladığını babamın..
İşçilerle birlikte ter akıttığını..
Zordur hakkıyla ekmek yemek ..
Belki çok yatlar katlar aldırmaz ama onun verdiği huzur hiçbirşeyde bulunmaz.
Başınızı yastığa koyduğunuzda işinizi düzgün yapmanın rahatlığını,alnınızın dik ,ruhunuzun huzura vardığı hazzı üç beş yat parasıyla satın alamazsınız.

Vicdanınıza kilit vurdurmaz rahat nefes alırsınız..
Gerisini Allah'ın takdirine bırakırsınız..
Sağlam kazık örneği misali..

Demem o ki,,,
O geceden aklımda kalan çok şey var dostlar..
Fakat..
Arkadaşımın sözlerinin mirası çınlıyor kulaklarımda..
Ve ruhum hala tam bu saatte ..
SESİMİ DUYAN VARMI?Diyor..


17 Ağustos Depremini, ruhunda bedeninde yaşayan ,18 sene geçmesine rağmen sevdiklerinin enkaz çığlığını duyan herkese sabır,giden canlarımıza rahmet diliyorum.

Tekrar olmaması için önce dua ediyor ,sonra işini düzgün aşkla yapan herkesin önünde saygıyla eğiliyorum.

Bir ses olabilme adına İŞİNİ SEVEREK LAYIKIYLA DÜZGÜN YAPMIYORSAN BIRAKMANI RİCA EDİYORUM.

Ve bu vesile ile çocuklarımıza zengin olmayı,lüks hayat yaşamayı değil,ahlaklı bir hayatı olması için çabalamayı öğretelim  nolursunuz..

BİRDE SEVDİKLERİMİZ VARKEN HAYATTA SEVİYORUM DİYEBİLMEYİ..

İYİ Kİ VARSIN KELİMESİNİ GEÇ OLMADAN SÖYLEYEBİLMEYİ..



5 Ağustos 2017 Cumartesi

ÇOCUKLAR OYUNCAK DEĞİLDİR

Bugün herkesin önemle çocuklarımızın güvenligi için uyulması gerekenlerden söz etmek istiyorum acizane..
Yollarda karşılaşıyoruz hepimiz.Yiyecek ikram edenler ,çocukları mıncıklayarak sevenler yada..Dün benim karşılaştığım gibi çocuğa gel seni gezdireyim diyenler...
HAYIR KOCA BIR HAYIR...
NE MÜNASEBET ..
Evet dostlar bu konularda bazen ters cikabiliyorum ısrarcı olanlara..
Ben kuzumu gezdiririm eglendiririm gerekirse uyumam zombi olur yıkarım ..
Birde çocukları bakan kişilerin dahi yikamasina karşıyım. .Instagramda yazmıştım .Mesela denizlerde bir mayo almak çocuklara çok zor değil diye..Bazı kesim tepki gösterse de ben çocukların mahremiyetinin gelişmesi taraftarıyım. Yabancı kavramının oluşması mesela..
Ben anne yasiyorsa annenin dışında kimsenin yikamamasindan yanayım. Edep yerlerinin ulu orta gezdirilmemesi..
Yiyecek icecege gelince...
Bakın çoğu insan iyilik düşüncesiyle yapıyor belki ancak ..Bir başkasından birşey alınmaya alisilirsa gelecek zararları düşünemiyor .malesef ortalıkta kötü niyetlilerin olduğu apaçık bir gerçek. .
Velhasıl üzgünüm. Ben kuzuma diyorum ki .Aç olsak tokum diyeceğiz ve kimseden birşey kabul etmeyeceğiz. Konuşması dile kolay değil ben böyle günlerde yaşadım. Demem o ki kimseden yiyecek içecek yada bir başka birşey kabul edemiyoruz.
Bir çocuğu bibaşkasının  kucağına vermenin yanlışlığını oldum olasi savunmusumdur.Kimseye vermedim .O bir oyuncak degil Canlı bebek..Göster amcalara teyzelere diyerek kuzumu hiç kukla yapmadım ben yada kurmalı bir oyuncak
..Sonra öpücük at amcaya teyzeye demedim.Ona cici anne buna amca teyze dahi denilmemesi çocuğun yabancı kavramının oluşması gerektiğini savundum.
Hal böyleyken banyo konusuna gelince..En yakının dahi edep yerlerine dokunmamasi gerektiğini yineledim hep..
Şimdi ise gel gezdireyim cümlesiyle karşılaştım.
HAYIR..
ÇOCUĞUMA DOKUNMA
ÇOCUĞUMA YIYECEK IÇECEK OYUNCAK HICBIRSEY VERME..
ÇOCUĞUMU ÖPME
O BIR INSAN KISILIGINE IYI NIYET DAHI OLSA ZARAR VERME..

Çocuklar kişilik sahibidir.Oyuncak değil. Bunu unutmamak dileğiyle. ..

27 Temmuz 2017 Perşembe

İÇ ORGANLARIMIZI ÖĞRENİYORUZ

Sabah kalkar kalkmaz kalbim nerde anne dedi bizim bıdık.
Bu aralar kalp atışlarımizi iyice hissetmeye başladık.
Bende bunlari bir etkinlikle öğrenmeye ne dersin dememe kalmadı boynuma atladı.
 Canım anneeeeemmmm😘😘
Etkinlik adını duyar duymaz yaptığı en güzel şey sarılıp enaz ondefa öpmek.
 Kuzummm bende en çok öpmene bayıldığım için yapıyorum faliyet😉😂
Konuyu toparlayacak olursak gözümüze kestirdigimiz eski atletimizi değerlendirdik .Bir atlet vekeçeli kalemler işinizi görecektir.
Ve giydirdim yatırdım fındığı.kikir kikir bir gülme ki sormayın .gülmekten zor yaptık.
Küçük hanimada boyamasi düştü. Veeee eğlendik mi çoook eğlendik öğrendikmi muhtesem bir sekilde ögrendik.
Boyama etkinlik faliyet derken hem bilgimizi ilerlettik hem kas becerilerimizi..
Akciğer kalp karaciğer mide böbrek bağırsak 😉(böbrekler minicik oldu sonradan yaptık idare edin )eh hadi bize müsade biz oyun oynamaya kaçtık👋önce doktor önlüğümüzü giyip doktor olmaya gidiyorum .Arada su icmeliyiz böbreklerimiz calismaz diye tavsiyelerde veririm bak ona göre ..Doktor olmusum kolay mi😂Tüm doktorlarimiza saglik personellerimize saygılarımı iletiyorum .
Neyse ..anne kız günü yaşasıııın bunu instagrama yazdım eğer insragramda takip etmek isteyen olursa Özgün Anne olarak girip takipe tiklamaniz yeterli olacaktır. Bu aralar facebook hesabimla uğraşıyorum üzgünüm çalındı.
Ancak instagram ve buradayım.
Kolay gelsin herkese..



26 Temmuz 2017 Çarşamba

HAYIR BU DÜNYA GERÇEK..



Bu yazım sevgili ve saygıdeğer babaanneler dedeler ve anneanneler için geliyor.
Ben birçoğumuzun aynı dert içerisinde müzdarip olduğunu biliyorum
Zira saygı ve sevgiden ses edemediğinizi de..
Umarım özellikle anneanne babaanne yada dede iseniz bu yazıyı okuma fırsatı bulabilirsiniz.
Sevgili babaanne dede yada anneannemiz.
Biliyoruz ki her ebeveyn gibi ,çocuğunuzun küçüklüğünü yaşıyor,heyecan içerisinde minik torunun her isteğini yerine getirmeye çalışıyorsunuz.
Aman ağlamasın..
Peki yavrum..
Hemen hemen çocuğum..
Bunu mu istiyorsun ..?
Alırız yaparız gideriz ve benzeri cümleler ile o minik kalplerde taht kuruyorsunuz.
Ama inanın bunlara gerek yok.
Torununuz sizi tatlı yanaklarınız,kan bağınız,güzel bakışlarınız,içten sarılmalarınız varolduğu için seviyor.
Oyuncaklar için ,yaptıklarınız için elbette değil..
Ancak içiniz içinize sığmıyor,hatta o ağlarken içiniz acıyor farkındayım..
Öncelikle böyle durumlarda tıpkı anne ve babasının yaptığı gibi derin bir nefes alın nolur..
Aşırı korumacılık yeni şekillenen yavruya üzgünüm zarar veriyor.
Bir insan ağlayacak,üzülecek,hayal kırıklığı yaşayacak,düşecek yaralanacak..Ama bunlar olmazsa miniğinizin olgunlaşamayacağını bilmenizi isterim.
Aksi takdirde hep ağlayan,ağlayarak isteklerini yaptıran,zora gelemeyen,kendini prens prenses zannettiği için çalışamayan bireyler olacağının notunu da önemle belirtirim.
Hal buyken şimdiki nesil ..ah ah bizim zamanımızda böylemiydi sözlerini büyüklerimizden çok duyuyoruz ama aldığınız bir çikolata ,boşver anneni babanı diye verdiğiniz küçücük bir mesajla topluma canavar yetiştirdiğimizi nolursunuz bilelim..
Evet ..bu şekilde nitelendirmemin nedeni ,saygısız,yollarda toplu taşıma araçlarında yaşlıya hamileye yada hastaya çocukluya yer vermeyen,dünyanın odak merkezi kendini gören bir nesil, hızla ve el birliği ile yetiştirdiğimizi..
Küçükken beynine iletilen, dinleme anne babanı diye iletilen mesajlar,büyüdükçe büyüyor ve dinleme öğretmenini ,dinleme büyüklerini halini alıyor.
Yada küçüklerini..
Sizce hep büyükler mi dinlenmeli diye soruyorum..
Sizin gözünüzde büyümeyen, ama anne ve baba olmuş bireyleri ,çocuğunuzu damadınızı ,gelininizi dinleseniz mesela..
Orta yol bulunsa..
Zararlı olan ne varsa torun sevgisiyle ve el birliği ile torun hayatından kaldırılsa..
Çocuğa bu dünyanın düzeni ve kuralları olduğu,kuralsız toplumda yaşanamayacağı aşılansa..
Bunu istesekte istemesekte toplum düzeni için çocuğun düzeni bozulmasa..
Biliyorsunuz, kırmak ,üzmek saygısızlık etmek değil bu sözler yada çocuklarınızın yaptıkları..
Unutmayın siz babaanne dede anneanne olmadan önce anne baba oldunuz bu hayatta..
Bir bildiği var denilip ,sorularak anne babanın sözünün üstüne laf söylenmese ..
Ve o zaman işte görün bakın ki o zaman  sizin sözünüzün üstüne de söz söylenmemiş olur ..
Ne dersiniz.?
Biliyorum..
Torun sevgisi bambaşka..
Bunu gözlerinizde görebiliyoruz ama sizde hayır derken çocuğa, anne babanında sevgisini ,bunu onun iyiliği için yaparken ne kadar zorlanıldığını görmek için çocuklarınızın gözlerine bakmaya ne dersiniz?

HAYIR..
BABAANNE, DEDE, ANNEANNE GELİNCE EVET DEĞİL..

HAYIRI HAYIR DEMEMEYİ KİŞİYE GÖRE DEĞİŞTİRMEMEYİ ÖĞRENMELİ DEĞİL Mİ SİZCE DE ÇOCUK..

HAYIR EVETE ..

EVET HAYIRA,KEYFİ VE MANTIKLI AÇIKLAMASI YOKSA DÖNÜŞMEMELİ..

Kararlı ,saygılı,sınır çizgilerini bilen,ataya ,anneye babaya saygıyı öğrenmeli..

Emin olun şimdiki nesil diye tabir edilen toplum ,birlikte hareket edilirse olmayacak ,anne ve babanın üstüne kim olursa olsun söz söylenmeyeceğini bilecek,istedikleri olmayınca ileride çok daha fazla üzülüp aşırı bunalıma girmeyecektir.

ÇOCUKLARA HAYAL DÜNYASINI DEĞİL GERÇEKLERİ ,OLMASI GEREKENLERİ,ZORLUKLARLA MÜCADELE ETMEYİ BİRLİKTE ÖĞRETMEYE

NE DERSİNİZ?

SEVMEK, ONA BU DÜNYAYI ÖĞRETMEKTİR
EN UFACIK ZORLUKTA YIKILIP KALMAMASINI ,SAVAŞ DOLU BU DÜNYADA TOZ PEMBE BULUTLARDA YAŞATIP PARAŞÜTSÜZ ONUN YERE ÇAKILIŞINI İSTEMEMEKTİR.



FELSEFE -SAVUNMA VE SANAT İŞİN ÖZÜ WING TJUN

Öyle anlatacak ve paylaşacak güzel anılar birikti ki sormayın.
Tatil ,yemek ,eğitim. .
Hepsinden tek tek bahsetmeyi düşünüyorum ancak öncelikle uzun zamandır yazmayı arzuladigim bir alan var ki,hemen hemen herkesin ilgisini çekeceğini hissediyorum.
Fırsat bulduğum her anda sizlerle buluşmayı çok sevdiğimi biliyorsunuz .
Son zamanlarda taciz ,tecavüz ,kaçırılma olaylarının çok daha fazla arttığı şu dünyada her anne baba acaba ne yapabilirim diye düşünür oldu .
Ben tekvando kökenli bir aileden gelmenin bilinciyle,her çocuğun dövüş sanatları,savunma teknikleri bilmesi taraftarıyım.
Her ne kadar bazı psikolog arkadaşlar yaş olarak küçük dese de ,ben özgün annelerin çocuğumu fanusta büyütemem ki dediği acı çığlığı duyar gibiyim.
Fizik ve aynı zamanda güç gerektirmeyen ,teknik olarak bilinen karşındakine etkiye tepki verilen ve muhteşem bir felsefesi ,eğitimi olan bir savunma dövüş sanatından bahsetmek istiyorum sizlere ..
WİNG TJUN..
Küçük hanımın eğitimini aldığı tekniklerin ne olduğunu soranlarla sıkça karşılaşıyorum
Daha önce de bahsettiğim gibi 18 aylıkken jimnastik eğitimi almaya başladık biz .Ve sporla duyduğumuzda tanıştık.
Ben platesi hiç bırakmadım doğum sonrası ve hatta birlikte yaptığım antremanlar sonrası hem doğum kilolarını hızla verdim hemde küçük hanım spor alışkanlığı edindi desem yanlış olmaz sanırım. Çünkü yapamadığı zamanlarda huzursuz olup beni de uyarmaya başladı.
Anne kalk spor yapalıııım ..😉
Yapalım kuzum yapalım. ..
Velhasıl biz anne kız sporu odak noktamız olarak aldık.
Güne yürüyüş ile başlamak ,spor salonlarında olmasa da parklardaki spor aletleri ile çalışmak ve eve gelince plates yapmak anne kız bizim keyfimiz.Ve inanın enerjimiz..
Biz şimdilerde haftanın 3 günü wing tjun dövüş sanatları ile ilgileniyoruz.
Incelediginizde bu sanatı sevip sizde yapmak ,ve kesinlikle çocuğunuzun da bu teknik ,felsefeyi uygulaması için eğitim almasını isteyeceksiniz.
IMAA akademinin bu sanat için en uygun yer olduğunun düşüncesindeyiz.
Ve Sifumuz Türker beyle tanışmanın huzurundayiz şimdilerde..
Zaman zaman sifumuzla röportaj yapıp bilgilendirme yapacağıma söz vermekteyim.Ancak bu aralar biraz uzak kalmamdaki neden malum tatil olması değerli okuyucularım.
Dedim ya neler biriktirdim neler sizler için.
Herkese bol kahkahali huzurlu zamanlar diliyorum.Günleriniz sağlıklı güvenli ve spor dolu olsun.

7 Temmuz 2017 Cuma

ÇOCUĞUMUN BOYU UZUYOR MU?UZAMADIĞINI FARKETTİĞİMDE NE YAPMALIYIM?TEDAVİSİ VARMI?


Kaç aylık?
Kaç yaşında..?
Kaç kilo?
Boyu?
Şunu yedir ,içir.
Bu iyi geliyor 
Şunu yap..
Şunu karıştır..
Biz annelerin hep duyduğu sözlerdir.Boy ölçüştürürüz adeta çocukları..
Senin ki yapıyor mu?
Benim ki niye yapmıyor?
aaaaa...
sanki bir fabrika ürünü..
Ayrıca ırk, köken faktörü de cabası...
Küçük bir anımı paylaşmam gerekirse,bizim küçük hanıma yanlış kalça çıkıklığı teşhisi konmuştu.
Tabii anne yüreği her ne kadar 8 doktor gezdirsem de atıldı ya bana o kurt ..Artık bir ömür yer durur beni..
Derken ..Çocuğu ölçmek tartmak bende alışkanlık haline geldi.
Hatta takıntı.
Hayatım niye büyümüyor bizim kız?
Noldu nesi olabilir?
Yoksa ..
Bende sorular bir dünya ..
Adım atmıyor basmıyor 
Bir panik görmeniz lazım..
Birde derdim ki evhamlı anne olmam ben..
Annesin işte..
Çocuklar bir boy manken gibi olmasa da ,her anne yüreği ister evladı için en güzelini.
Neyse ..
Demem o ki,bizim kız 18 aylıkken , abimin oğlunun doğum gününü telefonda şehirlerarası kutlarken,kalkıp yürümesin mi..
Bende dil lal oldu.Dondum kaldım halbuki normalmiş ..
Ama bilirsiniz bizim toplumuzda her çocuk 9 aylıkken tuvalete başlar en geç 1 yaşında yürür :)
Yani bu hikayeler dillerde dolanıp duru gari..
Velhasıl biz ertesi gün bir heyecan ,dünya kurtulmuş,kainat pembe bulutlarla kaplanmış misali ayaklarımız havada doktorumuza gittik .8 doktordan hangisi derseniz bu sefer çocuk doktoruna.
Tam anlamda delirmek üzereyken ,sakinleştirici yemişim gibi bir etki yarattı şu söz :
Çocuğunuz standartlara göre 1 -2 cm kısa.
Tabii telefona sarıldım hızla
Eşimi aradım...
Hayatım çocuk standartlara göre  kısaymış dememe kalmadı..
Eşimdeki cevap:Neye hangi ırka göre dedi.
Ve devam etti ..Hayatım biz 30 yılda bu kadar büyümüşken,kızımız 46 cm doğmuşken, nasıl olurda bu kız daha uzun olabilir.Hesabına göre çocuk seneye bizim boyda olur demişti..
Adam bir yönden haklı lakin işin şakası bir yana  boy artımı için tedavi yöntemlerinin olduğuda unutulmamalı.
Hatta şuan ilizarov yöntemi ile boy uzatma tedavisi olabiliyor.4 yaşından itibaren ,vücutta ameliyat yarası açılmadan ameliyatla giderilebiliyor.
Kemik uzatma ameliyatları her yaşta olabildiği gibi uzmanlar 6 yaşın başlanması için ideal olduğunu savunuyor.Kemik uzatma işlemi,eğrilik düzeltildikten sonra hastalarda estetik görünüm bozukluğuda olmamalıdır.
İlizarov sadece boy uzatmada değil,vücuttaki eğrilerin düzeltilmesinde,kırıkların tedavisinde,eklem hareket kısıtlılığının tedavisinde,yanığa bağlı defarmosyonun düzeltilmesinde de kullanılmaktadır
Ancak birtakım sistematik hastalığı olanlara (kalp yetmezliği,diyabet ,kanser hastası olanlara ilizarov yapılmamaktadır.
Unutmamak gerekir ki ,her çocuk kendine özgün olsa da,erken uzman görüşü de hayata şekil verdirtir..

15 Haziran 2017 Perşembe

ODABAŞI MÜZİK MERKEZİ KONSERİMİZ


Uzun zamandır yazamıyorum dostlar..
Öyle güzel anılar ve mutluluklar biriktirdim ki ..
Zira küçük hanımın kursları konseri derken şimdi vakit bulabildim.
Paylaşmak istediğim onca deney ,yemek tarifi duruyor bir köşede lakin bu gece geçtiğimiz haftadaki mutluluğumu yansıtmak istedim sizlere..
Geçtiğimiz aylarda sosyal medyada bir video görmüştüm.Muhakkak ki içinizden izleyenleriniz epeycedir.Velhasıl paylaşım şu ki;Anne ve babalara soruyorlar..
Çocuğunuzun en mutlu olduğu anı paylaşabilir misiniz diye ?
Anne babalar hep maddi isteklerin yerine getirilmesinden bahsederken çocukların cevapları hep maneviyat yüklü oluyor.
Çocuklar küçük sandığımız dünyalarını kocaman sevgi dolu kalple büyütüyor.
Annesine süpriz kahvaltı hazırlaması,babasıyla birlikte top oynaması yada ailece geçirilen zamanların yerini ne bir akülü araba tutuyor ne tatil ne oyuncak..
Bende tıpkı çocuklar gibi mutlu olduğum hayatımda unutamayacağım bir anı not düşüyorum tarihe..
08.06.2017 Perşembe Konser gecesi..
Ben sayısını bile hatırlamadığım çok konser, gece ve sahnede bulundum fakat bu tarif edilemez bir zamandı benim için..
Kuzumun ilk konserini ben sundum.
Sayın Özgür odabaşına ne kadar teşekkürlerimi sunsam azdır diyor,adeta  havalara uçuyorum.
Evet dostlar .Müzik insanın ruhunu dinlendirir müzik eğitimi sakinlik durağanlık getirir ,olgunlaştırır.
Kulağı gelişirken dikkat seviyesi çoğalır.
Sahnede olmak özgüveni geliştirir.
Demem o ki ,bu eğitim çocuklar için birebir özellikte olsa da ,ben ayaklarımın yerden kesildiği geceyi kelimelere sığdıramıyorum
Tek bir cümle ile Odabaşı Müzik Merkezini ,işin ustalarını siz saygı değer okurlara öneriyor ,geceden minik paylaşımlara geçiyorum.
Müzik merkezimiz ile ilgili daha çok paylaşımlarım gerçekleşecek dostlar.Ayrıntılı bilgi almak isteyen olursa instagram yada facebook sayfasından mesaj atmanız yeterli olacaktır..
Sanatsız kalmayalım ki hayatımızı dinamik aşkla tutup,yaşama  sevincimizi eski sandıkta saklamayalım.
Nefes alıp ruhumuzu doyuralım..
Kim bilir belki bir sonraki konserdede sahnede buluşalım ..
Ne dersiniz hoş olmaz mı?

10 Mayıs 2017 Çarşamba

FARK YARATMADAN BİRLİKTELİĞE..



Her yıl belli zamanlarda farkındalık yaratıp,unutmak olmamalı. .
Ya da şov malzemesi sonrası perde kapanınca ışıklar sönünce herkes dağılmamalı.
Empati kurmalı...
Ben küçük hanıma on sekiz aylıkken bir alışveriş merkezinde ağlarken ve tepinirken gösterdim ilk empati anahtarımızı...
Ben de aynı şekilde bağırıp ağlayınca ve tepinince herkes elbette başımıza toplandı.
Kızımız çok utanmıştı dostlar.
Çok küçük demeyin nolur.Anne karnında anlayan varlık dünyada nasıl anlamaz.Onlar bizlerden iyi anlıyorlar..
Velhasıl yaptığının aynısını yapmanın ne demek olduğunu o gün öğrenmeye başladı.Bunun gibi nice olay yaşadık aslında.
Ben çoğu zaman yüzümde aynayla gezmeye bayılıyorum diyebilirim.
Empati anahtarını çok sevme nededim..
Karşındakinin yerinde olabilme duygusu..
Bazen sanki başımıza birşey gelmezmiş gibi davranırız.
Gelmeyecek,bize uğramayacak..bize uzak bir gelecek gibi..
Oysa herşey insan oğlu içindir.
Bir saniyede dünya değişebilir.
Yerle bir olabilir.
Yürüyenler yürüyemez ,duyanlar duyamaz ,konuşanlar lal olabilir .
Ya da mucizeler gerçekleşebilir.
Kimbilir...
Burada bize düşen pay ,çocuklarımıza engelleri sevgi yoluyla aşılması gerektiğini öğretmektir.
Ben okullarda işaret dilinin öğretilmesi gerektiğine inanıyorum.
Sokaklarda engelleri aşabilecek yolların daha çok yapılmasını...
Eğitim en başta gelir elbette...
Düşene bile gülmeyen bir ailenin elinde büyümek dünyayı güzelleştirebilir
Dünyadaki tek engel aslında  sevgisizliktir.
Sevgiyle,ötekileştirmeden bu dünyayı sarıp sarmalamak gerekir.
Hep söylediğim yinelemekten bıkmadığım gibi ,dış değil iç görünüşe , etiketsizce bakabilmek bize cenneti yaşatabilir.
Karşındaki dostunu farklı görmek değil ,sen aynaya baktığında farkında olabilirsen kendinden yaptığın yanlışlardan ve bir görebilir,incitmezsen,çocuğunada bunu öğretebilirsen  işte o zaman kalmaz mesele..
Dünyada iletişim kurabilmek yaşayabilmek adına engellerin aşılması dileğiyle..
Engelleri yıkmak için haydi elele..
Sadece 10-16 mayıs değil..
 Bir ömür FARK YARATMADAN birlikteliğe..

3 Mayıs 2017 Çarşamba

ANNE BENİ SEVİYORSAN BABAMI İKİNCİ PLANA ATMA!BEN BİREYİM UNUTMA!

Çoğu zaman doğum bir kenara ,daha hamile kaldığımız andan itibaren çocuğun yatak odası alınmaya başlanır.Hayaller kurulur,o gelmeden düzen oluşturayım derdine düşülür..
Düşülür de ..Çocuk doğduğunda evin düzeni de tamamen değişerek (duyduğum) baba salonda ,anne bebeğiyle olmaya koyulur.
Baba ikinci plana atılan ailelerde gitgide aradaki aşk ta huzurda bozulur..
Çocuk için evlilik moduna girmeye doğru yol alınır.
Bu sorular genelde anneler arasında sorulur..
Aynı yatakta mı yatıyorsunuz?
Yatağını ne zaman ayırdınız?
Ne gibi sorunlar yaşadınız?
Hatta bazı anneler ,çocuklarına kıyamadıklarını anlatmaya başlarlar.
Çocukla bağlı değil bağımlı olmak ..
Aslında farkında olunmadan çocuğa en çok zararı vermekten söz etmek gerekiyor bu noktada.
Bir çocuk düşünün ..
Hep anne kokusuyla uyuyan ve bir gün hayır artık birlikte yatmayacağız denildiğinde hayal kırıklığı yaşayan,birden kopamayan ve daha kopamamışken anaokulu yada kreşe yollanan..
Sonrası mı..?
Ağlama krizleri..!
Sinir nöbetleri..!
Ve yavaş yavaş çıldıran anne..!
Sevgisizliğe ,ilgisizliğe,ikinci planda olmaya ,napalım çocuğumuz var Allah sağlık versin de diyerek alışmaya çalışan bir baba..!
Evde rutin bir hayat..!
Sonra evlilik aşkı öldürüyor diyerek yakınmalar..
Kendini salan ,değişime saçlarıyla başa çıkamadığı için kestiren,süt yapar bahanesiyle aslında sevgi eksikliğiyle kendini yemeğe vuran ,uykusuz bitkin halsiz bir anne..
Gelin böyle olmayalım..
İlk ilmiği yanlış atmayalım..
Atmayalım ki ,ürünü temiz sağlıklı güzel ortaya çıkaralım.
Öncelikle anne oldum diyerek aynaya baktığımızda değişmemiş bir ben olalım..
Ne dersiniz?
Biz kadınlar istersek her şeyi yaparız unutmayalım.
Daha sonra,eve sevdamız bebeğimiz geldi diyerek ,aşık olduğumuz ,o sevdayı bize veren vesilemiz sevdiğimiz adamı salona atmayalım..
İkinci planda tutmayalım.
Unutmamalı ki,aradaki o bağın yıllar içerisinde kopmasına izin verirsek ,çocuğumuzu da mutsuzluğa sürüklemiş oluruz.
Lütfen aşkımızı unutmayalım..
Bağlı anne olmak için yavrumuzla yatmaya gerek olmadığını bilip,bağımlı hallerden kendimizi sıyıralım.
Dokuz ay karnında taşıyıp ,heryere onunla gitmeye alışsak ta dünyaya gelen varlığımızın bizden bağımsız birey olduğunu öncelikle anlayalım.
Bahaneler bulmak yerine ,çözümler bulalım.
Evet dostlar.
Hep soruluyor bana ..
Çocuğunuzla hiç yatmadınız mı?
Cevabım net..
HAYIR.
Aynı yatakta yatmama nedenim aslında ileride onu bağımlı hale getirip ,kopmak istemediğim içindi.
Kendime engel oldum.
Kuzumu gün içerisinde severken,babamıza akşamları şu mesajı vermek istedim.
Kızımız dünyaya geldi .
Evet onu çok seviyorum  ama ikinci plana itilmedin.
Hatta seni daha çok sevdiğimi bilmeni isterim ki,kızımız bağımızı koparacak değil, bağımızı güçlendirecek ,bizi hatta daha çok birbirimize bağlayacak olan ilmiğimiz.
Kendime daha çok baktım..
Az uyudum ama tek başıma başarmanın mutluğuyla daha çok uğraştım..
Benim yanımda ne annem ne kayınvalidem olamadı.
Zira bir başka şehirde ,ben ve babası bir  başımıza büyüttük kızımızı..
20 günlükken tatile gittim..
Sezeryanlı bir doğum yapmama rağmen ,ölümden dönmeme rağmen hastayım psikolojisine girmedim.Ve hasta olarak evde gezmedim.
Benim eşim herşeye rağmen evlense de benimle, şunu aklımdan hiç çıkarmadım dostlar.Unutmamalı ki,erkekler hastalıklı insan pek sevmezler .Ağlanan kadınları,güçsüz aciz olanları istemezler..Size aşık olduğu zamanları düşünün.Süslü ,bakımlı,güçlüydünüz.Hatta peşinizden koştu belki de ..Öyleyse o durumunuzu göz önünde hep bulundurunuz.
Velhasıl çocuklu anneyim ,doğum yaptım ruhundan arınarak ve çocuğumdan başka eşimde var diyerek bu işe başlayalım.
Gün içerisinde çocukla oynayalım,konuşalım..Anlatalım..Anne karnında anlayan varlıkların bizleri anlayabildiğini unutmayalım.
Ama aynı yatakta yatmak..Bu çocuğumuzu bağımlı hale getirirken,evliliğimize zarar vereceğini de unutmayalım.
1 aylıkken odamızı ayırdık biz dostlar..
Burada anne olarak çok emek vereceğimiz bilinciyle uykusuzluğa talim yaparken,eşimizden ve kendimizden bir parçanın psikolojisini düşündüğümüz için yaptığımız bilinciyle kendi psikolojimizi rahatlatalım.
İnanın ileride yaşayacağınız ağlama nöbetlerinin önüne geçmiş olacaksınız.
Bir çocuk huzurlu evde büyür.Tükenmişlik sendromu yaşamadan çocuğumuzu büyütmenin en sağlıklı yolu, vücudumuzdan ayrıldığı bilincini kendimize telkin edebilmektir.
Ben her gece onu nasıl beklediğimizi ,onu nasıl sevdiğimizi anlattım.
Sakin ve uyumlu bir çocuk olmasının ön koşulu ,sakin bir evlilikten geçerken,onunla iletişim kurabilmemiz olacaktır.
Benim kızım biberon yada emzik kullanmadı dostlar..
2 yaşına kadar anne sütü verebildim çok şükür ama önce Yaradanın sayesinde fakat daha sonra psikolojik kendinizi eşinizin sevgisinden uzaklaştırıp ,çocuğunuzu severken kul köle olmamızda yatar.
Çünkü annenin damarları bir süre sonra gerilmeye başlar.Gerginlik sütünüzü kesmeye,bir süre sonra mutsuz olmanıza yol açar.
Benim yanımda olan dostlar bilir.Ben çok iyi anneyim yada eşim demiyorum ama..
Dengeleri kurmak için çabalayan biriyim.
Öncelikle çocuğumu mutlu etmek için kendini unutmayan biriyim.
Hem tekrar üniversite okuyup ,ardından formasyon alan bu arada kurslara seminerlere giden ,bir şehirde sadece eşimle birlikte çocuk büyütmeye çalışan biri olarak söylemeliyim ki,eşinizin hiç bir hissiyatı gelişmeden bu senin çocuğun diye kucağına verdiğiniz varlığa severek bakması için ,eşinizi ikinci plana atmamanız olacaktır.Ben bütün gün ev işi ,çocuk didiniyorum demek yerine ,kendiniz o varlığa sahip olmak için ettiğiniz duaları hatırlamanız ,şükür duygunuzu ön plana çıkarırken,dengeleri iyi kurup,çocuğunuzu sevmenin ispatı ,onu birey olarak,sizden bağımsız yetiştirmek için uğraşmanız olacaktır.
Evet dostlar..
Tek yapmamız gereken ,kendi psikolojik duygumuzdan kopmamız olacaktır.
Çocuğu sevmek aynı odada ,aynı yatakta yatmak demek değildir.
Çocuğu sevmek onun bireyliğini kabul etmek,çocuğun ise bunu farketmesi için çabalarken ,ona mutlu anne baba sunabilmektir.
Bir çoğumuz saçımı süpürge ettim moduna girerken,ileride fedakarlıklar yapılan çocuklar şunu diyebiliyorlar.
YAPMASAYDIN.
Hiç bir çocuk 20 yaşına gelene kadar anne ile uyumaz ..
Unutmayın .
Gün gelir tek başınıza kalmamanız için, şu cümleyi duyun ..
Emin olun çocuklar mutsuzlaşacak yuvada büyümek yerine sizlere bu cümleyi söylemek isteyeceklerdir.
Anne ben doğdum diye babamı ikinci plana atma..
Bunu dememeleri için...
Çocuğunuzun mutlu olması için ,kendi mutluluklarınızı ertelemeyin.
Aşkla dolu bir yuvada tükenmemişlik ruhuyla kalmamız ,
Ve çocuklarımızı bağımlı değil öz güvenli yetiştirebilmemiz umuduyla...
Bu ego yada otorite düşkünlüğü değil ..
Onun bir birey olduğunu hatırla ve unutma..
Sağlıcakla.

.



2 Mayıs 2017 Salı

DOĞDUĞUN GÜN KUTLU ÖMRÜN MUTLU OLSUN SEVDA MELEĞİM..

Kaç gündür sana yazacaklarım var benim minik yüzlüm..
Fakat seninle olmaktan daha mutlu olduğum için bir türlü sana hatıra kalması için yazdığım bu sayfaya dahi girmedim.
Sen benim ömrüm..
Sen benim ruhumsun..
Aydınlığım..
Güneşim..
En büyük servetim..
Yaşama sevincimsin..
Sen benim sevda masalım..
Varlığım..
İyi ki varsın dediğim huzurumsun..
İyi ki varsın..
Senin ilk kurduğun cümle.
Bitanem..
Sana her zaman anlattığım ,dinlemekten bıkmadığın aşk masalımızı anlatmayacağım ..
Ama..
Bir gün ben olmazsam yanında..
Aç bak bu satırlara..
Ve düşün ki seni nasıl seviyoruz babanla..
Eğer yalnız hissedersen kendini bu dünya da ..
Önce Yaradanı düşün ..
Ve sonra kapa gözlerini ve seninle olduğumuz zamanlara yolculuk edip yanında olduğumuzu hisset..
Benim küçük sevgilim..
Her saniye şükür sebebim..
Bu günlerde yaptığımız her faaliyeti bilmeni isterim ki..
Büyük insan ol diyerek yapmıyorum bebeğim..
Ben senin benim babamın dediği gibi insan olman için yapıyorum..
Ne olmak istersen hayatında o mesleği seçmeni,sadece gülümsemeni ve insanlık kavramını bilmeni istediğim için..
Seni sevdiğim için..
Seninle olmaktan mutluluk duyduğum ..
Beni bu dünyadan alıp cennet kokunla huzura eriştirdiğin için..
Velhasıl demem o ki,
Bir gün ne olayım diye soracaksan bana ..
Sorma..
Aç bak sayfana..
Tıpkı benim okuduğum gibi hatıra  sayfalarımda..
İnsan ol meleğim..
Bir karıncayı bile incitme ..
Lakin sana ailene ve sınırlarına giren kim olursa ..
Sakın düşünme..
Korkma..
Hiç bir zaman yılma..
Pes etme..
Ruhunu maneviyat dışında maddiyata verme..
Bugün doğum gününü manevi olarak kutlama nedenimiz.
Maneviyatı maddiyattan önce tut elinde..
Sevmeyi sevilmeyi hisset gönlünde..
Seni manevi olarak hatırlamaları için fırsat ver seni sevenlere..
Ve mutlu ol.
Hediyeyle partiyle değil sadece sevgiyle..
Sevgiyi ölçme yada senin kalbini satın almalarına izin verme..
Bir anne olarak istediğim..
Ve hayatın için dileğim...
Gerçek sevgiyi bulman meleğim...
Tıpkı ben ve baban gibi..
Biz sebepsizce ,nedensizce ,karşılıksızca sevdik ve hep birbirimize destek verdik .
Sen çok isteyerek dualarla dünyaya gelmiş biri olarak ,isteğim Allah'tan şu ki,ömrün boyunca mutlu olup dünyaya neşe saçasın.
Sen iyiliğin gölgesi,kötülüğün karşısında duran düşmanı olasın..
Sen adalet timsali,merhametin ismi olasın..
Adın gibi iyi temiz kalpli bir kadın ..
Dünyayı karanlıkta aydınlatan parlak ay olasın..,
Pamuğum..
Seni çok sevdiğimizi hiç bir zaman unutmayasın..
Ve sen ilk kurduğun cümle gibi İYİ Kİ VARSIN..
Doğduğun gün kutlu ve ömrün mutlu olsun sevda meleğim.


Seni çok ama çok seviyoruz..


25 Nisan 2017 Salı

TEOG YARIŞINDAKİ EVLATTAN ANNE BABAYA MEKTUP ...

Merhaba Anne,
Ben senin çocuğunum..
Hani yarın Teog sınavı olan ..
Seni gururlandırmak için elimden geleni söz veriyorumki yapacağım..
Lakin yapamazsam..
Benden utanma olur mu..
Beni komşu çocuğunun başarısı altında bırakma nolur..
Tut elimi anne..
Ben başarsam da başaramasam da ..
Kızma..
Çalışsaydın deme sakın..
Başlamayalım tartışmaya..
Benim tam ergenlik zamanlarımda ..
Boğuştuğum dersleri değil beni anla..
Lütfen anne..
Girme sende anne babaların yarışına..
Anne..
Hatırladın mı..
Ben komşu çocuğundan geç konuşsam da ..
Önce yürüyordum ..
Senin sevginle sana koşmak istercesine adeta ..
Yani ne ben o çocuktan tembelim..
 Ne de o çocuk benden akıllı anne ..
Sadece herkes kalıptan çıkma değil ki ..
Bunu hatırla..
Peki ya sen anne..
Sen hiç bir derste başarısız olmadın mı?
Yada en başarılı olduğun derste heyecandan unutmadın mı bildiğin ne varsa..
Çok ama çok çalışsan da..
Kaderini sıkıştırdıkları yüz yirmi dakikada okuduğun herşeyi kitap gibi hatırladın mı ?
Ben senin yaşındayken deme anne..
Sen benim yaşımda oyun oynamayı,gezmeyi ,kitaplara tercih etmek istemedin mi..
Yada arkadaşların anne ..
Hiç olmadı mı..
Yapma anne ..
Biliyor musun..
Sen işsiz olsan da ..Yada başarılı bir iş kadını..
Ben seni hep aynı sevgiyle seviyorum ..
Çünkü ben seni tek bir etiketle ,sen benim annemsin diye seviyorum..
Sende beni sadece çocuğun olduğum için sev anne..
Beni ben olduğum için..
Başarılarım olduğu için yada yarışları kazandığım için değil..
Sen beni karnında taşıdığın için sev..
Yada babam sen beni..
Aslan oğlum
Prenses kızım diye değil..
Küçük bir sınavda bile kedi gibi titrediğim için sev..
Beni prensesler gibi gösterişim için değil ..
Sen beni külkedisi olsam da sev..
Meslek sahibi olacağım diye değil..
Beni ben olduğum için sevin
Nolur..
Çünkü ben sizi annem ve  babam olduğunuz için seviyorum..
Beni sevdiğiniz için..
Sizde benim sizi sevdiğim için sevin..
Teog yada Ösym ile değil ..
Puanla yada koltukla değil..
Tutun elimden anne ..
Baba sen de..
Şimdi söz verin
Sınav sonucum sıfır olsa da bana sadece sevginizi verin..

Duydum ki,yarın Teog sınavı varmış...
Adil şartlarda okumayan çocukların yarışı..
Aslında ebeveynlerin desek daha doğru..
Malesef dostlar..
Çocuğunuzun size söylemek isteyip söyleyemediği herşeyi duymanızı istedim.
Son dakika da bile kalbi kaldırmıyorsa bırakın girmesin derim..
Yada girse de önemsemeyin.
Çünkü çocuğunuz sınav sonucuyla ölçülmüyor rica ederim..
Tüm sınava girecek çocuklarımıza başarılar değil ,haklarında ne hayırlı olacaksa onu dilerim..
Neyin hayırlı olup olmadığını bilmediğimiz için bu gibi durumlarda ben bilene bırakmayı her zaman tercih ederim.
Sadece ailece sevgiyle kalmanızı temenni ederim dostlar..
Sadece aşkla birbirinize sarılmanızı..
Kısacası iyi geceler hayırlı gündüzler dilerim..


24 Nisan 2017 Pazartesi

TUVALET ALIŞKANLIĞI BİREYİN BİYOLOJİK FARKINDALIĞIDIR.





Bugün tuvalet eğitiminden söz etmek istiyorum sizlere dostlar..
Aslında oldum olası adı bile bana itici gelen ,çocukların bu dönemde zorlandığı, bazılarının reddettiği zamanlardan konuşmak istiyorum..
Bizim toplumumuzda tuvalet eğitimi diyerek ,aaa benimkini dokuz aylık tutuyorduk 1-1.5 yaşında tamamen alıştı denilen ,bir hayli abartılan ve annelerin benimki niye alışmıyor diye çıldırdığı dönemler..
Oysa ,bu birazda biyolojik olarak farketmeyle ilintili olan ,rahatsızlık duygusununda gelişmesiyle ilgili bir durum ..
Tuvalet alışkanlığı ,tabiri caizse pavlovun köpeğine uyarıcı verir gibi olduğunda, ilkokul dönemlerinde tekrarladığını açıklayan uzmanlara kulak vermeli diye düşünüyorum.
Bu soruyu hep duyuyorum..
Siz nasıl alıştırdınız.?
Bizde çığlık atmalar,korkunç anlar olmadı ..Çünkü tuvalet eğitimi vermedim..
Vermedim diyorum çünkü hadi gel seni çişe tutayım demedim..
Çünkü tuvalet biyolojik bir ihtiyaçtır.
Dışarıya çıkmadan tuvaletini yap diyenlerden dahi hala uzak durmaya çalışırım.
Çünkü bu iş ,birinin uyarıcılarıyla olacak iş değil.
Gece yatmadan hadi çişe gidelim gece gelir demek ..bana oldum olası saçma gelir.
Yani gece gelecekse şimdi niye gidiyorum.Yok ki..??
Bunlar bana göre birer psikolojik baskıdır.
Oysa çocuklar rol model alarak öğrenir..
Ben konuştum.
Bak kuzum artık büyüyorsun ve iç çamaşır giyebiliriz diye düşünüyorum ne dersin?
Bez mi?Külot mu?
Çocuklar büyümeye hevesli oldukları için bezi tercih etmeyeceklerdir.Ama tabii bu ilk söylemede olacak diye bir kaide yok.
Sabır burada en önemli anahtarımız dostlar
Daha sonra küçük tuvalet şeklinde alınan dettalar işinizi kolaylaştıracaktır.
Fakat çocuklara soğuk ve sert geldiği için istemeyebilirler.
Mesela bizim ki bunu ifade ettiğinde ,irkildiğinde anladım.
Oturak kısmını yumuşak kaplayabilirseniz bu işte size yardımcı olacaktır.
Daha sonra sabırla ,her tuvalete gittiğinizde biz buraya yapıyoruz istersen sende burada deneyebilirsin tuvaleti keşfetmek istermisin demek onu cezbedecektir.
Çocuklar keşfe bayılır.
Ben bu işleme 18 aylıkken başladım ve 2 yaşına 1 gün kala gece gündüz yapmayı birden bıraktı..
30 aylıkken de deri kaplı chicco tuvalet adaptörü aldık kendi isteğiyle ve ağlamadan sızlamadan bu işi bitirdik.
Başarmamızın nedeni,onunla inatlaşmamak oldu .
Bedensel uyarısını beklemek ve onu anlamak..
Onunda bu durumu anlamasını beklememiz bize sorunsuz tuvalete geçişimizi sağladı.
Duyuyorum da kakaya el sallamak yada bir başka şey yapmak bunların anlamı yok vücudundan parça gittiği içinmiş ,peki ya bezde ..
Siz bezi gösteriyor musunuz ?
Elbette hayır.
Buda bunun gibi..
Konuşarak öperek ilgisini size çekebilirsiniz.
Tuvaletimiz bizim konuşacağımız varlığımız değil ve abartılacak bir durum haline gelmediğinde emin olun tuvalet işkence haline dönüşecek durum hiç değil.
Sadece rol model olmak ,bezde farketmediği için çamaşırla bunu farkedilir hale getirmek yeter..
Ve tabii temizlemek için sabırlı bir anne olmak gerek..
 Emin olun bu işi kökünden halledecektir.
Tek bilmemiz gereken şey,çocuklarımız havhav değil ve bizde pavlov değiliz.
Hepsi bu..
Kafaya takılacak bir durum olmaktan çıkarıldığı ve akışına bırakıldığı an olacaktır.
Siz hiç inatla ,hiç bir biyolojik sorunu olmadığı halde yirmi yaşına kadar altına yapan birini gördünüz mü?
Elbette hayır..
Bakın görün ,sadece örnek olmak,zorlamamak,tuvalete tutup düşme korkusunu yaşatmamak,beyinde bu işi bitirmesine yardımcı olup,tuvaleti altında hissetmesini sağlamak ..sadece yapmamız gerekenler..
Önce oyuncak bebekler tuvalete gidiyor olacaklar ve anne çiş dediğini duymaya başlayacaksınız.
Unutmayalım ki,tuvalet kişinin biyolojik ihtiyacıdır.
Bunu kişinin biyolojik farkındalığına bırakmakta yarar vardır.

Ve unutmamalıyız ki;çocuklarımız küçük olsalar da kendine özgün bireylerdir.