
Her yıl belli zamanlarda farkındalık yaratıp,unutmak olmamalı. .
Ya da şov malzemesi sonrası perde kapanınca ışıklar sönünce herkes dağılmamalı.
Empati kurmalı...
Ben küçük hanıma on sekiz aylıkken bir alışveriş merkezinde ağlarken ve tepinirken gösterdim ilk empati anahtarımızı...
Ben de aynı şekilde bağırıp ağlayınca ve tepinince herkes elbette başımıza toplandı.
Kızımız çok utanmıştı dostlar.
Çok küçük demeyin nolur.Anne karnında anlayan varlık dünyada nasıl anlamaz.Onlar bizlerden iyi anlıyorlar..
Velhasıl yaptığının aynısını yapmanın ne demek olduğunu o gün öğrenmeye başladı.Bunun gibi nice olay yaşadık aslında.
Ben çoğu zaman yüzümde aynayla gezmeye bayılıyorum diyebilirim.
Empati anahtarını çok sevme nededim..
Karşındakinin yerinde olabilme duygusu..
Bazen sanki başımıza birşey gelmezmiş gibi davranırız.
Gelmeyecek,bize uğramayacak..bize uzak bir gelecek gibi..
Oysa herşey insan oğlu içindir.
Bir saniyede dünya değişebilir.
Yerle bir olabilir.
Yürüyenler yürüyemez ,duyanlar duyamaz ,konuşanlar lal olabilir .
Ya da mucizeler gerçekleşebilir.
Kimbilir...
Burada bize düşen pay ,çocuklarımıza engelleri sevgi yoluyla aşılması gerektiğini öğretmektir.
Ben okullarda işaret dilinin öğretilmesi gerektiğine inanıyorum.
Sokaklarda engelleri aşabilecek yolların daha çok yapılmasını...
Eğitim en başta gelir elbette...
Düşene bile gülmeyen bir ailenin elinde büyümek dünyayı güzelleştirebilir
Dünyadaki tek engel aslında sevgisizliktir.
Sevgiyle,ötekileştirmeden bu dünyayı sarıp sarmalamak gerekir.
Hep söylediğim yinelemekten bıkmadığım gibi ,dış değil iç görünüşe , etiketsizce bakabilmek bize cenneti yaşatabilir.
Karşındaki dostunu farklı görmek değil ,sen aynaya baktığında farkında olabilirsen kendinden yaptığın yanlışlardan ve bir görebilir,incitmezsen,çocuğunada bunu öğretebilirsen işte o zaman kalmaz mesele..
Dünyada iletişim kurabilmek yaşayabilmek adına engellerin aşılması dileğiyle..
Engelleri yıkmak için haydi elele..
Sadece 10-16 mayıs değil..
Bir ömür FARK YARATMADAN birlikteliğe..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder