
Biraz önce bir yazı okudum dostlar.Çocuğun çocuğa cinsel istismarı,ya da büyük birinin çocuk üzerinde cinsel baskısı..Toplumlarda yaygın olduğunu görüyoruz.Aslında şimdi mi çoğaldı ??Belkide her dönem var mıydı?Ayıp diye söyleyemeyen çocuklar büyüdü de mi bu eğilimlerimi çoğalttı ?..Orası muamma ..Ancak, toplumdaki yaklaşımlar çorap deliğindeki ufacık bir deliği büyütmekte belli ki..Görünen o ki,olur mu bu yaşta diyenler,kötüye gidiyoruz diyenler..aaaaa..daha neler bu yaşta öğretmeli anne babalar ne biçim aile diyerek hemen aileye yüklenenler..Ve daha niceleri..Hangisi doğru peki..
Ne yapmalı?
Nasıl Davranmalı?
Kızmalı?
Bağırmalı?
Okul üstüne yürünmeli?
Yada aileye kin nefret mi duyulmalı?
HAYIR!
Elbetteki kocaman bir hayır dostlar..Çocuklar anaokul çağlarında cinsel kimliklerini merak ederler.Yani bir çocuk cinsel organını gösterme eyleminde ise illa ailenin bu konudaki yaklaşımı,hadi bakalım göster amcalara diyerek o çok küçüklükten gelen tavırları buna etken olmayabilir.Yada (empoze dediler ben ona eğitim diyeyim) ,bu konuda yeterince eğitim vermemişler kahretsin demek değildir.
Çocuğu sadece anne baba yetiştirmez..Çocuğun sosyal alanı,izlediği takip ettiği,subliminal mesajlar içeren çizgi film kahramanları ,merak duygusunu tetikleyicidir.
Çocuk bu yaşta doğru ve yanlışı bilmez.Anlayıp,hımmmm bu kötü diyerek yapıp ,kendine ve çevresine zarar veremez.5-6 yaşında okul öncesi dönemde şekillenmeye başlasa da ,hatta bazen herşeyi biliyor,çok bilmiş bu desekte işin rengi farklıdır.Yani çocuk korkutulması,bak yavrum ayıp bu günah diye bastırılması gereken duygular içerisinde de değildir.
ÇOCUK KİMLİĞİNİ ARIYOR DEMEKTİR.
Burada ki önemli husus çocuğa yol gösterenlerin aklı selim olması gerekir.
En kötüsü bastırılmış ,konuşulmayan,cinsel kimliğin anlatılmadığı durumlardan var olan çocukların ilerideki hayatlarında yaşadıkları,korku,şiddet,kimlik bozuklukları ve dürtülerinin kontrolünü oluşturamayan kişilerdir.
Bu bağlamda destek alınması gerekir.Psikolojik destek,sadece yapan çocuğa değil ,maruz kalan çocuğa yada çocuklara da uygulanmalıdır.
Eğitim şart dediğimiz durumlar ,sadece okuma yazma ve öğretimden ibaret değildir.
Böyle bir durum bir anaokulunda yaşandıysa ,okulun bu durumu bastırmayarak,velilere açıklayıp,psikolojik destek ile eğitim aynasını buraya yansıtması gerekir.
Gizleyen okulda problem olacağı akıllara getirilmelidir.Zira iyi eğitimciler,kötü diyerek üstünü sıvamaya kalkmazlar.Veli ile bin kat fazlası iletişime geçerler.Sınıfını ihmal eden öğretmeni araştırma yoluna giderek gözlem altına alır.Veliler ile koordinasyonda ,hem velilere hemde çocuklara destek, bir eğitimcinin asıl görevi olmalıdır.Eğer çözüm yolu üretmeyip ,sadece öğretmeni destekleyen bir idareciden adaletli,merhametli olunmadığı görüldüğü takdirde ,sorumluluk sahibi,sevgi,düşünce ve nezaket kurallarını benimseyen iyi bir nesil yetiştirmesi nasıl beklenebilir sorusu akıllara getirilmelidir..
İlgisiz eğitimciler,sadece öğretmenini koruyan idareciler ,diploma sahibi olsalar da bu topluma yarardan çok zarar verenlerdir.
Bir eğitimci,olayı gizlemez.Çözüm arar.Başta bu konuda takdir ettiğim ,öğrencilerine yaklaşımından dolayı önünde saygıyla diz çöktüğüm kayınvalidem Yuva Özgün olmak üzere,bastırmayan,toplumun yaralarını sarmak için mücadele veren tüm gerçek eğitimci meslektaşlarıma Saygılarımla teşekkürü bu toplumun bir ferdi olarak borç bilirim.
Nolursunuz veliler, benim çocuğum yapmaz diyerek ,ileride çıkamayacağımız sokaklara da girmeyelim.
UNUTMAYALIM Kİ!Her olay normaldir.Ve büyük vakaalar yaşanmadan küçük sinyaller verir.Bu sinyalleri doğru anlayıp ,doğru müdahale yapmak gerekir.
İstismarın,şiddetin,ve suistimalin olmadığı,egoların son bulup,eğitime meşale yakıldığı bir toplum dilemekteyim..