25 Eylül 2017 Pazartesi

TATLI YİYELİM TALI KONUŞALIM




Hepimiz annelerimizden amaaaaan ben sana en güzelini yaparım cümlelerini duymuşsunuzdur.Zaman zaman kızsak ta büyüdükçe annelerimize benzediğimiz yada önceliklerimizi değistirdiğimiz ,sokaktan bulmuyoruz zor çok zor dediğimiz gerçek.
Eh bende dün aynı bu moddaydim.
Ne mi oldu??Dışarıda canımız sufle istedi .Tabiki iki dakikaya evde gelip hazırladık. 😉
Waffle sufle kahve gibi pratik tatlı ve içecekleri dışarıda çok tüketmeyi sevmiyorum artık .Evet belki yer mekan ücreti alıyorlar ama yinede 5 tlye bir aileye yapacağım ürünlerin tanesine 20 tl vermek doğru gelmiyor bana .Gitgide cimrileşiyor muyum?Hayır. Sadece önceliklerim bir anne olarak değişiyor. Sanırım git gide anneme benziyorum afitap😂😂😂
Neyse .kolları sıvayıp,yok mu bir tarif diyen ve canı çekenlere şuraya bir sufle tarifi iliştireyim.
Güne tatlı tatlı konuşarak başlayalım. 
3 yumurta 
80 gr bitter çikolata 
Yarım su bardağı un
3 bucuk yemekkasığı şeker 
50 gr tereyağ 
Tereyağ ve bitteri kısık ateşte eritelim bir kapta yumurta ve şekeri beyaz oluncaya kadar çırpalım Çikolata ve tereyağı da içine ilave edip iyice karıştıralım Yaklaşık 4 kap çıkıyor.Yağladığımız kaplara eşit paylastirip önceden ısıttığımız 200 derece fırında dikkatlice pişirelim.İşte bu kadar basit. .5 tlye 4 kisiye tatlı .Geri kalan maddiyatımızla ne mi yapalım?Kış geliyor bu miktarlari biriktirip montu olmayan cocuklara mont alalım.yada okumak isteyen cocuklara defter kalem😉Nasıl arzu edilirse.Gelelim biz pişirmeyeeee...İşin püf noktası tamda burası. .yani fazla kalırsa kek yemek zorunda kalabiliriz malum. 😂Hadi hepimize afiyet olsun.
💖💖💖Gününüz sizi hasta etmeyen,çoğu zarar ölçüsü karar şeker gibi geçsin dostlar✋Herkese tüm dostlara İyi haftalar

19 Eylül 2017 Salı

MAVİ YADA PEMBE KİMLİK DEĞİL İNSANİ KİMLİK


Bir kız ile bir erkek iyi dost ve arkadaş olabilir mi?
Yada şöyle sormak gerekirse ,bir insan karşısındakine hep karşı cins olarak bakabilecek sapıklıkta olabilir mi?
Hani ateşle barut yan yana durmaz dedikleri o kötü sözler ...
Etrafa pis kokular yayan zihniyetler..
Namusu kadına yükleyen ,bacak arası düşünen zavallı varlıklar..
Oysa bir insan sadece bir kişiyi sever diyemeyen sevgiden mahrum insanlar..
Peki bu düşünceye kapılmamızı sağlayan, toplumun eksik yanı sizce de sevmeyi öğrenememiş olmamızdan kaynaklanıyor olabilir mi?
Ne dersiniz?
Güvensiz ,güvenilmeyen adamları yada güvenilmeyen kadınları biz anneler yetiştirmiyor muyuz?
Uzaydan gelmiyor ki bu kişiler ..
Evet ..
El birliği ile önce sevmemeyi öğretiyoruz çocuklarımıza..
Yada sevmenin şehvetten geçtiğini..
Oysa nedir sevmek?
Emekten önce ..
Düşünce..
Ahlaki kurallar..
Benlik..
Güven duygusu..
Karşı cinse sapıkça bakmamayı ne zaman öğretmeliyiz çocuklarımıza..?
Daha çok küçükken demiyor mu ebeveynler..
Bu çocuk çok canlar yakacak..
Neden can yakmayı bu kadar basite indirgiyoruz ?
Oysa bir insanın canını yakmasını ilmek ilmek beynine kazımış olmuyor muyuz?
Peki ya değiştirsek cümlelerimizi..
Hani sonra kızımızın canının yanmasını istemeyeceğimiz gibi düşünsek komşu kızını..
Okumayı yerleştirsek önce minik beyinlere..
ve desek ki çok mutlu edecek bir kızı büyüyünce..
ya da ayrımcılık duygusuna itmesek çocuklarımızı..
Her gördüğüne belden aşağı hislerle yaklaşmayı ..
Öğretmesek diyorum...
Nasıl olur sizce bu dünya..
Kadınları kapamayı değil kadın erkek gözlerini belden aşağı değilde kalpten yukarı hareket etmesini sağlasak..
Hayvani hisler için bu dünyada olmadığını ve insan gibi yaşayıp ,önce topluma faydalı olmayı öğretsek ..
Bir an gözlerimizi kapatıp hayal etsek..
Sizce de güzel olmaz mı?
Kadın yada erkekçe değil DÜNYAYA İNSANCA BAKIP İNSANCA YAŞAMAYI İŞLESEK...
VE ELİMİZLE CANAVARLAR YETİŞTİRMEZSEK..NASIL OLUR ?
bir kadın yada erkek değil insanca sevmeyi bilebilsek ..ve özlemeyi..
Ne dersiniz toplumu biz şekillendirmiyor muyuz?
Atalarımızın güzel sözlerini öğüt olarak hayatımıza katıp,
Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı ,bir at bir insanı,bir insan bir vatanı kurtarır mı?
Ne dersiniz?
Toplumun yaraları el birliği ile sarılır mı?
İnsani kimlik edinebilsek sorunlarımız çözüme ulaşır mı?


15 Eylül 2017 Cuma

OKUL SEÇİMİNDE MAHREMİYET KURALLARI

Okullar kiminin açıldı.. kiminin açılmaya çok az kaldı..
Aklınızda bir çok sorunun olduğunun farkındayım.
Ben mesela..
2 yıl okul araştırmıştım.
Okul bulmak samanlıkta iğne aramak kadar zor bir anne olarak çok ama çok iyi anlıyorum..
Nasıl bir okul seçmeli ?
Öğretmende nelere dikkat etmeli?
Okul yapısı nasıl olmalı?
Bunun yemeği içmesi derken ders işleyişi?
Güvenlik durumları..
Peki ya küçük hanım yada küçük bey alışacak mı???
Var da var..
Fakat son zamanlarda okullarda gördüğüm bir tabloyu sosyal medyadan paylaşım yapan ,bu konuya değinen kendisini tanımasam da Ebubekir  Ertem beyin paylaşımından söz etmek istiyorum.
Okul tuvaletleri..
Şimdilerde sıra sıra olup mahremiyeti ortadan kaldıran tuvaletlerle, kayıt esnasında eminim bir çoğumuz karşılaşmıştır bu tür kurumlarla..
Özür dileyerek söylüyorum ki,bu okullara çalışma koşulu izni verenlerin bir kez daha gelenek,görenek,adap,inanç ve mahremiyet ölçülerimizi gözden geçirmesi gerektiğini düşünüyorum.Sıra sıra kapısı olmayan tuvaletlerin çocuğun tam mahrem eğitimi alması gerektiği çağda yapılıyor olmasınında anne ve babaların kafasında soru işareti bırakmıyor değil..
Taciz ve tecavüzlerin çoğaldığı bir ortamda annelerin her gün;bak kızım bak oğlum özel bölgelerine sakın ola diye tembihlerde bulunduğunu duyar gibiyim.
Ancak çocuğa ne kadar söylesek te aynı ortamda tuvalete gidilmesi bu eğitime biraz darbe vuruyor sanırım..
Örneğin küçük tuvaletler var diye gönderdiğim okulda bina değişikliği yapılması sonrasında tuvaletin büyüdüğü ve adaptör konduğuna şahit oldum diyebilirim.Kız ve erkek çocuklarının aynı tuvalete giriyor olması da ayrı bir sıkıntı..Çok mu irdeliyorum .Hayır .Çünkü her ne kadar öğretmen eşliğinde gidiliyor diye süslü cümleler kullanılsa da olayın iç yüzünün bu olmadığı gerçek..2 Yaşında gece dahil tuvaletini yapmayan bir çocuk annesi olarak her gün hemen hemen pis çamaşırlarının gönderildiğini görmek bir şeylerin doğru gitmediğini  görmeniz demek..Yani öyle ki;çocuğunuz ne kadar konuşuyor olsa da kendini ifade edememenin sıkıntısını yaşıyor sinir stres ile bir süre sonra..
En son zamanlarda tak etmiş olacak ki ağlayarak hatta çığlık atarak 'Anne ilgilenmiyorlar sesleniyorum gelmiyorlar çok bekliyorum bazen ben silmeye çalışıyorum olmuyor altım kaşınıyor bende tutuyorum ve gitmiyorum diye bir isyanında öğrendim herşeyi..
Okula gittim ani .genelde iç tarafa alınmıyor olmak aklımı kurcalarken kaçtım diyebilirim.Tuvalet kağıtları yerlerde ıslak ve pis ..bunlara mı siliyorsunuz dedim.Düşüyor dedi kızım..Rulo alınmıyor???Sonra bu çocuk neden idrar yolu enfeksiyonu???Derken üstünü değiştireyim dedim bir yere davetliydik sanıyorum nerede giyiniyorsunuz dedim?Ayrı giyinildiğini söyleyenlerin önünde kızım sınıfta demez mi?Kaynar su döküldü tepemden .Öğretmenin ve okulun savunması mı?
Arkalarını döndürüyoruz oldu.Oysa kızım çekingen tavırla hayır dedi.Kaldı ki ne kadar arkası dönük durabilir bu yaştaki çocuklar..Tam merak duygularının şahlandığı zamanlarda..Neyse ki?
O gün eline kıymık batmasaydı da bu işi bitirmeyi kafama koymuştum.
Bana göre bir okul ne kadar şahane görünüyor olsa da ,ne kadar süslü cümlelerle kendini pazarlasa da ,ne kadar yapmacık güler yüzlü öğretmenleri olsa da işin rengi siz olmadığınızda ve çocuğunuz oradan çıkıp özgüveni tavan yaptığında ortaya çıkıyor.
Tam olarak kendini ifade edebildiğinde..
Demem o ki;bir okul muhteşem dil eğitimi de verse, mahremiyet kurallarını uygulamada noksanlık  yaşıyorsa sıkıntı büyük demektir.
Aman Özgün anneler ve  Özgün babalar !!
En hayati kavram bu mahremiyet ortamının sağlanabiliyor olması..
Gerisi teferruat..
Birde iyi ,ilgili fakat  yapmacık olmayan bir eğitimciyle karşılaşması..
Umarım Mahremiyet duygusu gelişecek yerlerde ,mahremiyet duygusunu içinde barındıran kişilerle karşılaşır evlatlarımız ne diyelim..
Ve tüm yetkililere de buradan sesimizi inşallah duyuralım
Böyle tuvaletleri olan kurumlara izin verilmemeli